Ülkeler Gezi ve Seyahat#

Az önce biri moğolistan örneğini vermiş ve şans eseri aynı habere rastladım..

Avrupada da ve bazı ülkelerde kadın nüfusu fazla ve evlenmekte sorun yaşıyorlarmış.. 

Bu ülkelerden bazıları şöyle; Avustralya, Rusya, İzlanda, İtalya, Letonya, Ukrayna, Litvanya, Estonya ve Portekiz

Bir iki ülke daha var ama onlar asya ülkeleri ve uzak, ayrıca sanırım yemek kültürleri de bize hiç uygun değil.. 

Bu ülkeler arasında sanırım en kolay gidilebilecek ülkeler. Rusya, Ukrayna ve baltık ülkeleri.. 

Hadi bekarlar ne duruyonuz..

Kadın nüfusunun fazla olduğu Moğolistan'da zayıf ve ince kadınlar halk ve bazı erkekler tarafından beğenilmiyor ve bu durum kadınların evlenmesine mani bir durum oluşturuyormuş

Devlet bu yüzden evlenmekte zorluk çeken zayıf kadınlarla evlenecek olan erkeklere destek vermektedir. hatta kimi bölgelerde kadınlar erkeklere başlık parası vermektedir. 

Bu bilgiden sonra sanırım moğolistana bir süre sonra göçler başlar..

Azerbeycan'la karşılıklı olarak vizeleri kaldırdık arkadaşlar.. corona sürecinde evde kalanlar için yeni bir gezi destinasyonu. Ancak Ermenistan giriş-çıkışı olan pasaport sahipleri Azerbeycan'a giremiyorlar..  

Nerede gördüğümü hatırlamıyorum, Barış Özcan videolarında da olabilir belki. Çok iyi bir platform.

Madagaskar'ın radio frekansı.. internet tabanlı yayın yapıyor çok eğlenceli.. dünyanın herhangi bir yerindeki radioyu dinleye biliyorsun..deneyin

Sınırların dışında bir çok yer var görmek istediğim.. ilkin doğu Avrupa ve rusya bence harika olur.. sonra batı ve güney Avrupa yani italya falan.. Güney Amerika ve en son Afrika da safari.. olma ihtimali benim evrendeki yerim kadar küçük ama hayaller dünya kadar.. ;)

Norveç, Japonya, Amerika ve Kanada'yı görmek eğlenceli olur..

İtalya'da Roma'yı İspanya'da Barselona'yı bende merak ediyorum.. birde işgal altında olmasa Kudüs'ü görmeyi çok isterdim..

Şu an herşey normal olsa ve imkanlarda elverse gideceğim ilk üç yer;

İspanya, İtalya ve herhalde Danimarka olurdu.. kıta değiştirmeyi pek makul bulmadım, okyanus bana hep ürkütücü gelmiştir. Birde uzak doğuyu hep merak ederim ama aç kalırım diye gitmek istemiyorum..  Bu arada ispanya ve italya'yı tarihinden dolayı danimarka'yı da evleri ve insanlarından dolayı merak etmişimdir.. 

O zaman soru şu.. siz olsanız nereye giderdiniz? veya en çok hangi yerleri merak ediyorsunuz?

Türk düşmanlığı yapmasalar ilk sırada İsviçre sonrasında da sırayla Avusturya, İsveç, Norveç, Danimarka, Kanada ve son sırada Almanya yalnız bunların hepsinin tek kötü yanı soğuk olmaları ki ben soğuğu hiç sevmem..

Aslında ülkem cennet gibi ama abi hep bir sömürü düzeni ve ne yaşadığını bilmeden hayat geçip gidiyor.. bu saydığım ülkelerde sömürü yok değil hepsi kapitalist düzenle dönüyor ama en azında emeğin karşılığı var ve sosyal devlet işletiliyor.. bizde illki Ankara da dayın halan teyzen olmalı..

Esas adı Pakistan İslam Cumhuriyeti, Güney Asya'da bir ülkedir. Umman Denizi'ne 1.046 km kıyısı vardır. Batısında Afganistan ve İran, kuzeyinde Çin, doğusunda Hindistan vardır. Nüfus bakımından dünyada 6. olup yaklaşık 220 milyonu bulmuştur, 1947'de İngiliz sömürgesindeki Hindistan'dan, yaşanan kanlı bir savaş sonrası ayrılarak 1947'de bağımsızlığını kazanmıştır.

Pakistan'da Pencap, Sind, Kuzeybatı Sınır Eyaleti ve Belucistan olmak üzere 4 eyalet vardır ve federal başkenti İslamabad'dır. 

Resmi diller Urduca ve İngilizcedir.

Toplam nüfusun %96,68'i Müslümandır. 

Keşmir  Pakistan, Hindistan ve Çin'in sınırlarında bir dağlık bölgedir. Himalayalar'ın batı ucunun güneyindeki vadi bu adla anılmıştır. Bölgede üretilen Kaşmir adlı kumaşın ismi de buradan gelmektedir.

1947'de ingiliz sömürgesinden bağımsızlığı kazandığında nüfusunun çoğunluğunu Müslümanlarından ibaret olduğundan Pakistan, Keşmir Emirliği'nde hak iddaa etmiştir. Ancak Keşmir Emirliği'nin kendisi Hindistan'a bağlanmayı istediği için Hindistan da bölgede hak iddia etmiştir.

Pakistan'ın kontrolü altındaki bölgeye 'Azadi Keşmir' denilmektedir.

Türkiye, Rusya’ya Vladivostok’tan e-vize ile kolayca giriş yapabilecek ülkeler listesine girdi.. 

Ancak bu komediyi bilmeyenler için söyleyeyim Vladivostok limanı büyük okyanus kıyısı yani japonya tarafındadır.. hiçbir zeki Türk herhalde rusyaya gitmek için burdan oraya gitmez ama giden olursada mutlaka bi japonya ve kuzey kore falan yapmadan gitmesin.. ;)

Rusya’nın yeni Başbakanı Mihail Mişustin, vatandaşları ülkeye Vladivostok limanından e-vize ile kolayca giriş yapabilecek ülkelerin listesinde yapılan değişiklikleri onayladı. Yeni listeye Türkiye de dahil oldu.

toplamda 53 ülkenin vatandaşları, Rusya’ya Vladivostok limanından e-vize alarak kolayca giriş yapabilecek.

Belgedeki listede belirtilen ülkelerin vatandaşlarına, Vladivostok limanındaki giriş noktalarında elektronik ortamda tek girişli ticari vizeler, ayrıca turistik ve insani vizeler oluşturulabilecek.

Listeye giren ülkelerin arasında Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Japonya, Çin, İsveç, İsviçre ve diğer ülkeler yer alıyor... japonya ve çin neysede diğer avrupa ülkeleri için bir avantaj görünmüyor.. bildiğin dalga geçmiş adamlar..


Finlandiya’nın yeni başbakanı Sanna Marin (34), ilk icraat olarak haftada 4 gün 6 saatlik mesailerden oluşan bir çalışma sistemine geçmek istediklerini duyurdu. 

Finlandiya başbakanı “İnsanların ailelerine, sevdiklerine, hobilerine ve kültür gibi yaşamını diğer yönlerine daha fazla vakit ayırmayı hak ettiklerine inanıyorum. Finlandiya vatandaşlarının daha az çalışmasına izin vermek önemli. Mesele, kadınca bir yönetim değil, seçmenlere yardım sunmak ve sözlerinizi tutmakla ilgili” dedi.

Bu bize başkan olsun bence.. 


Atlas Okyanusu’nda ‘Türk’ adı taşıyan bir adanın var olduğunu biliyor muydunuz? Burası Grand Turk Adası... Yalnız bu cennet adanın ne geçmişte ne günümüzde Türklerle veya Türkiye ile bir ilgisi var... Peki neden burası ‘Türk Adası’ olarak anılıyor? 

Sadece Grand Turk değil, dünyanın bir ucunda Türk adası olarak bilenen bir başka ada daha var! İşte detaylar...

Grand Turk Adası, Turks ve Caicos Adaları başkenti Cockburn Town'ın üzerinde bulunan bir ada. 38 adadan oluşan ülkenin başkenti ise Grand Turk (Büyük Türk)’dür. Ada, Turks ve Caicos Adaları dahilinde Birleşik Krallık'a bağlı. 18 kilometrekarelik alanıyla Turks Adalarındaki (Caicos dahil değil) en büyük adadır.

Neden Türk? 

Adını şekli Türk fesine benzeyen Melocactus adlı kaktüsten aldığı söylenmekte… Ancak daha sonra bunun doğru olmadığı adaya Türk adının verilirken daha Türklerin fes giymediği ortaya çıkmış.

Yapılan son araştırmalara göre adanın keşfinin denizci bir Türk olan Kemal-i Hasan tarafından yapıldığı ancak daha sonra burada koloni kuran İngilizlerin kâşifin isminin ne olduğunu bilmeyip yalnızca milliyetini bildiği için adaların adını Türk adaları koyduğu düşünülüyor.

Bir başka Türk adası daha! Burada hâkimiyet sadece Türklerde 

Kamboçya'nın güneyinde, beyaz kumları ve turkuaz deniziyle büyüleyen ama hâlâ ilkel şartlarda yaşam koşullarının da olduğu bir ada Koh Rong. Burayı özel kılansa resmen Türk hâkimiyeti altında olması… Adada ana karadan aldığınız biletten tutun, bindiğiniz bota, eğlendiğiniz bara ve kaldığınız otele kadar neredeyse her şey Türklere ait.

Yaklaşık yedi-sekiz yıl önce bu adayı keşfeden bir Türk ve Alman, ilk yerleşim yerini yapıyor ve sonra da olanlar oluyor. Türk nüfusunun bir hayli fazla olması Koh Rong Adası'nın ‘Türk adası’ olarak anılmasını sağlıyor. Kamboçya'nın güneybatısında yer alan Koh Rong, ülkenin en büyük ikinci adası olma özelliğine sahip. Koh Rong Adası'na gitmek için önce Phnom Penh şehrine geliyorsunuz. Daha sonra körfezde bulunan Sihanoukville kentine gidip oradan da SpeedFerry adı verilen botlarla Koh Rong'a ulaşılıyor.

Lahmacundan menemene Türk mutfağı 

Tabii adada Türkler yaşayınca Koh Rong'a Türk mutfağı da girmiş. Lahmacundan menemene, baklavadan sütlaca derken Türk mutfağı adada yer edinmiş durumda.

Bir arkadaşımız kanada da dil öğrenmeye gitmiş ve altı ay geçirmiş başından geçen bir olayı şöyle anlattı,

Bir gün durakta bekliyorum hava soğuk ve karlı otobüs geldi fakat ben dalmışım ve geçip gitti. 50 metre kadar ileride durdu ve bende farkına varıp otobüse doğru gittim adam ne derse beğenirsiniz; 

Özür dilerim benim farkınıza varmam gerekirdi...

ve canım ülkem aklıma geldi.. üzüldüm...

Moldovya ismini, bu bölgede yaşayan atalarının basındaki kişinin köpeğinden almış. ve enteresan bir şekilde her Moldovya'lı, atalarının bir köpeğin ismini nasıl vatanlarına verdiğini gururla anlatır. 

Gariptir ki Moldovya AB nin en fakir ülkesi ve varlığını 2. dünya savaşına borçlu..

Yaptığım kısa bir orta avrupa seyehati ve sosyal mecralarda edindiğim bilgiler ışığında ROMA ve FLORANSA arasında git gel oldu ama Prag'ı görmüş biri olarak benin notumda Prag demek istiyorum. ayrıca slovakyanın başkendi Bratislava da bence şirin ve temiz bir kent. 

Yahu bu iskandinav ülkeleri batmamışmıydı ne ara refah seviyeleri yükseldi..

ayrıca isveç hakkında bildiğim bir bilgiyi paylaşmak istiyorum..

60 lı yıllarda çocuk arabası ile otobüse binen bir anne kartını kullanmak için çocuk arabasını bırakıp ön tarafa gidince çocuk arabası da açık olan kapıdan dışarı uçmuş ve ölümüne sebep olunmuş.. hükümet buna çözüm olarak o yıldan itibaren çocuk arabası ile seyahat eden anneler ve çocukları otobüslere  ücretsiz binebiliyorlar..

İsveç'te refah seviyesi yüksektir, ama bu sandığımız sebeblerden değilmiş, mutlaka okuyun güzel teşhisler yapılmış.

İsveç'teki refah seviyesinin sebebi İsveçlilerin çok para kazanmasından değişmiş, isveçlilerin aşırı derecede tutumlu olması ve hesaplarını bilmeleriymiş

 Türkiye'de ise tersi bir durum söz konusu;

 Mesela son yıllarda ülkemizde "serpme kahvaltı" diye bir  moda başladı ve bir çok beyaz yakalı haftasonları boğaz manzaralı kahvaltıcılara gidip 2-3 günlük maaşını tek öğünlük yemeğe veriyor. Bunu bir isveçliye söyleseniz kalpten gider. :))

 Volvo'da yöneticilik yapan müdürler bile, evden tost yapıp getirdiği isveç'te insanların dışarıda yemek yemesi için birinin doğum günü, evlilik yıldönümü, mezuniyet gibi özel bir durum olması gerekiyor  bu nedenler dışında neredeyse dışarıda hiç yemek yemiyorlar. İşlerine bisikletle veya toplu taşımayla gidip geliyorlar.

  Ailenin bir tane ufak bir arabası oluyor ve bunu mutfak alışverişi yapılacağında ve zaruri hallerde filan kullanıyorlar. Bir evde sadece oturulan odada ışıklar açık oluyor.  Bizdeki gibi evde yalnız otururken "ses gelsin de yalnızlık hissetmeyeyim" diye tv'yi açık bırakmıyorlar mesela.

 Aldıkları bir paltoyu 10-12 sene boyunca giyiyorlar. Ortalama bir İsveçlinin kıyafet dolabı içerik olarak ortalama bir Türkün dolabının 5'te biri kadardır. 

 Biz bir giydiğimizi bir ay giymeyiz ama isveçliler bu konuda gocunmaz. Gerekirse 3 günde bir aynı gömleği giyerler. tabi o cağrafyada çok terlemiyorlar belki ondandır. ;)

 Bizdeki gibi her sene cep telefonlarını yenilemiyorlar ve yenilediklerinde de ucuz bir model alıyorlar. Bizdeki gibi her 2-3 senede bir araba yenilemiyorlar. 

 Oturdukları evlerin çoğu tarihi yapılardan oluşuyor ve kimse 150-200 senelik bir binada oturmaktan gocunmuyor.
  Bizde 15-20 senelik binalara bile eski denip burun kıvrılıyor.

 İsveçliler çöplerini bile geri dönüşümden geçirip elektrik üretiyorlar. Evlerine temizlikçi tutmuyorlar.

  Bulaşıklarını elde yıkıyorlar. Evde bir şey bozulursa kendileri tamir ediyorlar. Volvo ve İKEA gibi kendi ülkelerinin ürünlerini saymazsak marka takıntıları yok.

 Evlerdeki mobilyalarda minimalizm ön plandadır ve ihtiyaç olunmayan mobilya asla alınmaz.  Ayrıca mobilyalar 20-25 yılda bir yenilenir. Bir isveçli 20 yaşında ailesinden ayrı eve çıkıp kendi evine taşındığında aldığı mobilyalarla 40-45 yaşına kadar idare edebilir.

 Bizde ise inanılmaz bir savurganlık var. Kimse üretim yapmıyor ama herkes tüketim yapıyor. 

 Herkes gösteriş budalası olmuş durumda. Herkes rahatına ve konforuna düşkün.

  Herkes en yeni evlerde yaşayıp en iyi arabalara binip çeşit çeşit kıyafet alıp sürekli dışarıda yemek yiyip en yeni telefon modellerini kullanıp en lüks şekilde yaşamak istiyor.

 Sözün özü İsveç ve diğer iskandinav ülkelerinde refah kültürü var ama bunun sebebi sandığınız şeyler değil. Onlar para içinde yüzdükleri için değil tutumlu oldukları için refaha ulaşabildiler. 

İstanbul'un en güzel mekanlarından taksimde ve tüm turistik yerlere yakın

Odaları çok şirin ve çok güzel manzaralı terasında kahvaltı eşliğinde eşsiz bir deneyim yaşamak isterseniz deneyin 


İstanbul'un en eski semtlerinden biri de burası ama muhtemeldir ki o eski tadı kalmadı artık yürümenin bile çok zor olduğu sokak ve kaldırımlarla dolu bir ilçe özellikle de sahil kısmı ve iç kısımlardaki barlar ve cafelerin bulunduğu sokaklar 

Tam bir insan seli her birinin çok başka hayatları ve çok başka mücadeleleri var ama hepsi umarsız ve bilmeden, kaygı duymadan eğlencesine ve hayatına devam ediyor ve dünyanın başka bir yerinde çekilen acılar veya sırf teninin rengi, ırkı veya inancı için öldürülen diri diri yakılan veya her türlü tecavüzün ve trajedinin yaşanıyor olmasını unutuyoruz 

İnsanların ve insanlığın dertleriyle dertlenmek gerek.. 

Esasen planlanmış bir rezervasyon değildi ve zorunlu bir konaklama oldu ama çok güler yüzlü ve tatlı insanların bulunduğu bir butik otel 

Kadıköy de merkezi bir yerde ve her yere yakın eğlencenin dibinde ve herkese tavsiye edebileceğim bir deneyim 

Tek kusur dicem ama kusur olması tartışılır odalarda ve koridor da zemin ahşap ve biraz gıcırdıyor ama eski bir eser bina ve muhtemelen koruma altında ve dolayısı ile nostaljik bir mekan 😉🙄

Ayrıca geçtiğimiz günlerde Dünya'nın en uzun uçuşu katar'da gerçekleşti

Katar Havayolları Boeing 777 sayılı yolcu uçağı, Katar'ın Doha şehrinden kalktı ve Yeni Zelanda'nın Auckland şehrine iniş yaptı. Tam 16 saat 23 dakika süren yolculuk, Dünya'nın en uzun duraksız uçuşu rekorunu kırmış oldu.

13