Neler oluyor
- diyanet işleri başkanlığı (8)
- büyük usta rasim öztekin (2)
- kavgada fırlatılan ilginç nesneler (13)
- araç çekme (8)
- mültecilere avrupalı sözüm ona "medeniyetin" reva gördükleri (1)
- sokağa çıkma yasağı (13)
- ışıklar içinde uyu (7)
- gece çorapla uyumak (4)
- pangaltı ermeni mezarlığı (1)
- satılan şeker fabrikalarının yeri ne ile ve nasıl dolacak (2)
- narven termal kasaba (3)
- hayal kırıklığı (1)
- 263 bin kişi ad ya da soyadını değiştirdi (1)
- zoom'dan ders - zoom'dan toplantı (2)
- deneme (0)
- 3 aralık dünya engelliler günü (5)
- nusr-et (2)
- cumhuriyet 96 yaşında (1)
- sosyal sorumluluk projeleri (1)
- corona gezegeni iyileştiriyor (1)
- kişisel verileri koruma kanunu (3)
- hasan kaçan (3)
- halk, ağır vergiler altında eziliyordu.. (2)
- elhamra sarayı (2)
- fatih altaylı (1)
- 13. cumhurbaşkanı mansur yavaş (6)
- abdurrahim albayrak (6)
- din tüccarları (2)
- 850’li numaralardan bıktık (14)
- kış geliyor doğalgaz fiyatları uçtu (3)
- suriyede deprem (2)
- siyasilerin atışması (1)
- pakize akbaba (2)
- avukata dayak ve adalet (1)
- ton balığı (6)
- sabah gazetesi (2)
- çağlayan adliyesinde intihar (1)
- diyanet: telefonun değil, eşinin yüzüne bak! (1)
- zamcık (3)
- türk yargısı (3)
- 11.11.2019 (2)
- kadın cinayetleri (7)
- ceren özdemir (1)
- dansöz (1)
- hocası böyle dedi (1)
- müge anlı (1)
- gençler direniniz ! (2)
- para (4)
- hocaefendiyi ziyaret (1)
- rabia naz (4)
Gündem#
Bu çaykur yıllarca millete rasyasyonlu çay içirmedi mi? zarar büyük ama vazgeçilmez bir içecek olmuş..
"Sen kapımı çal" dizisini izledikçe orada ki Eda karakteri üzerinden biraz gelenekçi ve tutucu erkekler kadınlardan nefret etmeye başlıyor..
Korkunç bir ego yüklenmeye çalışılıyor kadınlara ve bu kendileri için hiç iyi bir anlayış değil çünkü bir kadın bir erkek ile mukayese edildiğinde birbirinden farklı iki yaratılmış varlık eskileri v artıları değerlendirildiğinde erkek her halukarda kaba kuvvet noktasında avantajlı durumda ve bu yüzden kadınlar genel olarak şiddete maruz kalıyor..
Bu kadar ego sadece kadına değil erkeğe de zarar.. sevgi ve anlayış temelli bir düzen kurulmalı..
Düşünün ki istanbulda corona temalı bir toplantı yapılıyor.
Vali, emniyet müdürü ve sağlık bakanı fahrettin koca bir araya geliyor ama istanbulun belediye başkanını toplantıya çağırmıyorsun.. olacak iş değil, tahammülsüzlüğünde bir ayarı olur ama bunların ayarı çoktan bozulmuş..
Neyse benim de başkanım sizin o sıfatlarınızı görmek zorunda kalmamış, dua ediyordur çağırmadığınız için..
Şöyle internete bir giriyorum ve ülke ülke gündemleri kontrol ettim de benim ülkemde tek gündem politika ve siyaset eksenli konular.
ekonomi siyaseten konuşuluyor
siyasal partiler konuşuluyor
hukuk ve adalet yine siyaseten konuşuluyor
doğa ve çevre yine siyasi malzeme olarak konuşuluyor
terör, insan hakları, eşitlik, toplumsal konular hep ama hep siyaseten politika malzemesi yapılarak konuşuluyor..
şöyle ota böceğe doğaya ve güzelliklere vakit kalmıyor. inanabiliyor musunuz, ülkede esasen halkı direkt ilgilendiren bir konu konuşulmuyor, daha doğrusu sadece konuşuluyor ama icraat sıfır.
toplum siyasiler, gazeteciler ve televizyonlar aracılığı ile bile isteye terörize edilerek korkunç bir algı yönetimi ile politize edilebildiği kadar politize ediliyor.
Yine bir kadın cinayeti haberi okuduk.. aslında olay yeni değil, Ankara da geçtiğimiz şubat ayında yaşanan ve kızının internette uygunsuz görüntüleri olduğunu düşünen baba kızını evden çıkarıp gezmeye götüreceği yalanı ile yolda kızını vurarak öldürüyor..
ama işin acı tarafı görüntüler kızına ait olmadığının öğrenilmesi oldu ve babaya müebbet hapis cezası verildi..
Son günlerde malum gündem üzere bir bakındım ve ne acılar, ne dramlara sahne oluyormuş ülkemizde ki ceza evleri.. hele ki siyasi mahkumlar için..
Düşünün bir adam tecavüzcü veya katil ama inanın bir siyasi mahkumdan çok daha rahat ve kolay şartlarda yaşıyor.. ama siyasi isen hele ki bir örgüt mensubu ise veya siyaseten öyle gösterilmişsen o gardiyanlar sana ne işkenceler yapıyor..
Son dönemde devlet, polis ve kolluk kuvvetleri içinde birileri tarafından kümelendirilmiş, toplanmış ve kadrolaştırılmış bir ekip var.. bunlar devletin en uç noktalarından ki içişleri bakanı ve türevleri bu kişilerdir.. bunların talimatı ile belirlenmiş isimlere korkunç işkenceler yapılıyor, o yetmiyor ailesi hele ki karısı ve kızları ile tehdit ediliyorlar..
Son olarak bugün gündem olan 19 yaşında bir çocuk gardiyanların işkenceleri ile öldürülmüş.. ve sosyal medyaya yansıyan resimlere göre kesici aletlerle çocuğun bedenine derin yaralar bırakacak ve telefisi olmayan öldürücü kesikler atılmış.
Şimdi soruyorum, o gardiyanlar ve emir aldıkları insanlar tarafından herhangi birimizin ailesine bir fenalık yapılsa bu devletin hangi birimi bizi koruyacak.. devlet nasıl bir devlet ki bunu yapsın.. zaten yukarıda ki eylemleri devlet içindeki belli isimler organize ediyor..
Yani canımız sadece Allaha emanet. devlet mevlet yalan ve hikaye..
Görüyorum ki bu durum sadece benim ülkeme ait bir durum değil.. dünyada ki tüm devletler katil ve terör ihraç ediyorlar..
tatava yine gündem yapmış, klonlu telefonlar haberini dün görmüştüm ve bugün tatava da görüyorum..
Cep telefonları konusunda ‘klonlanmış telefon patlaması’ yaşanıyor! Yurtdışından getirilerek kimlikleri (IMEI) değiştirilen telefonların sayısı attı. Bir ayda satılan 1 milyon telefondan 200 bini kaçak yolla getiriliyor.. bu da piyasa da milyonlarca klonlu telefon olduğunu gösteriyor..
Tabi ekonominin halini görmek te cabası
Yoksullar yaşanan her türlü ekonomik, sosyal ve doğal krizin en fazla vurduğu, onarılmaz yaralara neden olduğu toplum kesimini oluşturmaktadır. Yetersiz sosyal güvenlik sistemleri yoksulları insana yaraşmayan koşullarla yüz yüze bırakmaktadır.
Hiç şüphesiz yoksulluğu önlemek için istihdam edilen nüfusu artırılması, sosyal güvenlik sistemlerini iyileştirmesi kadar refah seviyesini de yükseltecek politikalar geliştirilmelidir. Bu amaçla gelir dağılımının adaletli dağılımını sağlayacak bir ekonomik ve sosyal yapının olması ve işler kılınması zorunluluktur.
Bu çerçevede toplumun önemli bir kesimini oluşturan çalışanların örgütlenmesi ve toplu sözleşme ile ücretleri, çalışma koşulları üzerinde söz sahibi olabilmeleri gerekmektedir.
Elbette işçilerin veya kamu görevlilerinin bir sendika çatısı altında bir araya gelmeleri önemli bir gelişmedir. Ancak bunun kadar sendikalar da sermayeden ve iktidarlardan bağımsız, işçi sınıfının hak ve yararlarını temel alan bir yaklaşım için olmalıdır.
Ülkemizde ne yazık ki işçiler bir yandan iktidarların ve sermayenin baskısına maruz kalırken diğer yandan ikballerini iktidarlara bağlamış kimi sendika yöneticileri eliyle yoksulluğa mahkûm edilmektedir.
Yoksulluğun ve bu nedenle karşılaşılan ayrımcılığın önlenmesi için hepimize sorumluluk ve görev düşmektedir.
yani patronlar daha az kazanacak, işçiler de özverili ve verimli olmaya çalışacak..
Fakirliğin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Gün” adı altında 17 Ekim'e “yoksulluğa çözüm” anlamı altında “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” olarak anılmaktadır. Neredeyse tüm ülkelerde yoksul olarak yaşayan vatandaşlar bulunmaktadır.
Dünya Bankası verilerine göre, 25 yıldan az bir süre içinde 1,1 milyar kişi "yoksulluktan kurtuldu".
Bu, yüzyılın en sevindirici refah hikâyelerinden biri şüphesiz.
1990 - 2015 yılları arasında, uluslararası yoksulluk sınırı (günlük geliri 1,90 doların altında) yaşayan insanların sayısı 1,9 milyardan 735 milyona geriledi.
Yani bu ölçüye göre, dünyadaki toplam nüfusun yüzde 36'sına denk düşen yoksul oranı yüzde 10'a indi.
düşünün içişleri bakanı ülkenin en yüksek yargı merciine gider yapıyor. bu adamda milleti salak sanıyor.. demek ki o mahkemelerin hepsi bağımlı.
çok şükür o da oldu.. artık corona olsam gam yemem :))
Benim bildiğim bir Zola var oda Chelse'li Gianfranco Zola ;)
Kardeş ülke Azerbaycan ve Ermenistan arasında ki savaş durumu maalesef devam ediyor.. Ermenistan birilerinin gazına gelerek bir sabah başlattığı saldırı karşısında şuan büyük bir pişmanlık yaşıyor olmalı..
Ancak birileri savaşı Azerbaycan'ın başlattığını söylemeye devam ediyor.. bir kere bu yalan ancak doğru ile olsa işgal altındaki topraklarını kurtarma niyetiyle yapmıştır.. amacı Ermenistan'ı yok etmek değil topraklarını geri almaktır..
Son olarak Gürcistan eski devlet başkanı Mihail Saakaşvili'nin Azerbaycan'ı haklı bulması Ermenistan tarafında şiddetle karşılandı ve daha önce verilmiş Erivan devlet üniversitesi fahri doktora ünvanını geri aldı.. ne kadar eleştiri karşıtı ve tahammülsüz olduklarını görmüş olduk malum ülkemizde de bunun örneklerini görüyoruz.. Ayrıca Ukrayna devleti de Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü ve BM'nin kararı ile Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları terk etmesini söyledi..
İlginç bir haber yakaladım ve o yıllara dair bir özlem duymaya başladım.. hiç görmediğim ve bilmediğim yıllar ancak şuan ki kirli düzen düşünüldüğünde ne kadar da masum ve şirin geliyor o zaman ki dil ve lisan..
O döneme ait bir yarışma ilanı şöyle ki;
EV KRALiCESİ
2000 Lira Mükafat Veriyoruz... Ev Kraliçesi Müsabakamız
1• Müsabakamız bütün Ev kadınlarını Alakadar edecektir.
Müsabakamız, şu mevzular üzerinde cereyan edecektir:
A - Ev tertibi.
B - Dikiş, biçki, nakrş
C - Çocuk bakımı
D - Yemek pişirmek
2• Ev kraliçesi müsabakamız, İstanbul kız san'at mekteplerini idare eden değerli mütehassısların fikirleri alınarak ve onların bir nevi teknik idaresinde cereyan edecektir.
Mükafatlar:
3- Müsabakamızda dört mevzuda kazananlara ayrı ayrı mükafatlar verilecektir.
4- Müsabakamıza girecek olanların fotoğrafları gazetemizde neşredilecektir,
Birde sonraki günler de yarışmaya katılım şartlarına dair bilgiler paylaşılacağı yazıyordu.. ne kadar ilginç geliyor dimi ama bir o kadar da şirin..
dolarda ki yükseliş
Bu dolar daha ne kadar yükselir şimdi gündem bu,
Bakanın önemli görmediği ama merkez bankasının rasyolarının negatif yönde olması ve rezervlerin likit varlıkları eksi (-) durumda ve öngörülemeyen bir artış bekleniyor.. yeni yıla kadar yani önümüzde ki 2 - 3 aylık süreçte 9 TL yi geçeceği ve 10 TL yi zorlayacağı konuşuluyor..
Giftosleo 26 Ekim 2020 11:45