Neler oluyor

Sağlık#

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay’ın muayene ücreti 1400 TL’ye yükseldi.

Televizyonlara çıkmadan önce 70 tl muayene ücreti olan Canan Karatay’ın 

Kanallarda görünmeye başladıktan sonrası ücret tarifesi de kat kat yükseldi.

1400 tl ye yükselen muayene ücreti sadece 10 dk'lık bir seans. ve 2,5 yıl boyunca randevu defteri dolu 

Zeytin yağ içen, tarlada turp yiyen, şekere, beyaz ekmeğe ve her türlü hazır ve paketlenmiş gıdaya savaş açan ve gazeteciler tarafından yakından takip edilen Canan Karatay’da 10 dakikalık seans için ödenecek bu tutar 2020 yılını kapsıyor.

Sonrasında ne olur bilinmez ama sanırım 2bin tl yi zorlayacağa benziyor... 

Düşünceme göre iyi bir doktor olmakla birlikte bazı çıkışları bile isteye yapıyor ve medyada kendisine bolca yer ayırıyor.. bu da onu özellikle belli çevreler için vazgeçilmez hale getiriyor..


Corona virüsü nedeniyle Avrupa’daki ilk ölüm haberi Fransa’dan geldi. Fransa’da yaşlı bir Çinli turistin tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiğini açıkladı. 

Ülkede şimdiye kadar corona virüsüyle enfekte olduğu tespit edilen 11 hasta bulunduğu bildirilmişti. 

80 yaşındaki turistin, 16 Ocak’ta Fransa’ya geldiğini ve 25 Ocak’ta hastanede karantina altına alındığı söylendi..

Son İstatistiklere göre; dünya genelinde corona virüsüne bağlı toplam 1527 ölüm yaşandı. 

Vaka sayısı ise 67 bin 185 olarak tespit edildi. 

Corona virüsüyle enfekte olan hastaların 11 bin 82’sinin durumunun “kritik ya da ciddi” olduğu söylendi.

Çin deki bu salgın ekonomi uzmanları tarafından incelendiğinde özellikle Rusya ve Avrupa pazarından bir çok tedarikçi bir süre Türkiye'ye yönelebilir dedi.. 

Bazı tarım ürünleri, mobilya sektörü ve imalat sektörlerinin olumlu etkileneceği söylendi..

Çinliler Afrika da maske toplama işlemleri yapıyor. Türkiyede hiç bir medikalcide maske kalmadı, Corana virüsünün çıkar yanı başladı, Rusya Çinden alacağı domatesleri iptal etti, TR ye yönlenir ise Bu Yaz Domatesleri pahalı  yiyeceğiz. 

Çin'de yeni tip corona virüs (2019nCoV) salgını tehlikesine ilk kez dikkati çeken doktor Li Wenliang'da, salgın nedeniyle hayatını kaybetti. 

İlk kez 2019 Aralık'ta yerel bir deniz ürünleri pazarında SARS benzeri bir virüsün ortaya çıktığını, tıp fakültesinden arkadaşlarının yer aldığı mesajlaşma grubunda duyuran Li, yeni tip corona virüs taşıdığı teşhisiyle müşahede altında tutulduğu hastanede yaşamını yitirdi. 

Wuhan polisi, söz konusu paylaşımın ardından Li hakkında "dedikodu yaymak" suçlamasıyla soruşturma başlatmıştı. 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Li'nin ölümünün ardından paylaştığı mesajda, "Doktor Li Wenliang'ın ölümünden son derece üzgünüz. Hepimiz onun 2019nCoV konusundaki çalışmaları için minnettarız" ifadelerine yer verdi.

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan corona virüsü vakaları hergün artıyor ve değişik rakamlar geliyor.. son olarak Ülkede yeni tip corona virüs nedeniyle can kaybı 425’e, dünya genelinde 427'ye çıktı. 

Son 24 saatte 64 can kaybı yaşandı ve 3 binden fazla yeni vaka tespit edildi.

Virüs taşıdığı şüpheli olanların sayısının 23 bin 214’e çıktı, müşahede altına alınanların sayısı ise 171 bin 329’a ulaştı. 

Çinli iş insanlarıyla görüşen Malezya vatandaşı bir kişide yeni tip corona virüsü vakası tespit edildi. Malezya basınında yer alan haberlere göre, Selangor eyaletinde yaşayan 41 yaşındaki ismi açıklanmayan bir erkek, yüksek ateş ve boğaz ağrısı şikayetiyle doktora gitti. 

Malezyalı Yetkililer, geçen haftadan bu yana hastanede tutulan kişiye Corona virüsü teşhisi koydu. Hastanın 16-23 Ocak tarihlerinde Singapur'a iş ziyaretinde bulunduğu ve ziyareti sırasında Çinli iş insanlarıyla görüştüğü açıklandı.

Çin'in Wuhan kentinden yayılan corono virüs salgını dünya genelinde hızla yayılıyor. 

Virüs salgınında ölü sayısı 213'e yükseldi, vaka sayısı ise 9 bini aştı. 

Corona virüsü son olarak İngiltere'ye sıçradı. 

İtalya'da ise hükümet corona virüs nedeniyle OHAL ilan etmiş

Orta Amerika ile Güney Amerika, İşte burası tatlı patatesin doğduğu yer ve en çok tüketildiği yerlerden biri. 

Dış kabuğu klasik patatese göre hafifçe kalın bir patates türü. ''Rengi neden patatesten farklı?'' diye sorarsanız bu patateslerin rengi yetiştikleri topraklara göre değişebiliyor. Bazı patateslerin iç renkleri sarımsı beyaz renklerde olurken, bazıları da turuncuya kaçan hafif kırmızı renklerde olabiliyor. Tatlı patateslerin en yararlı beslenme yönlerinden biri, A vitamininin olağanüstü yüksek bir kaynağı olmasıdır. Aslında, yeryüzündeki hiçbir yiyecek, tatlı patateslerden daha fazla A vitamini içermez! Güney Amerika yerel halkının tatlı patatesi, 5000 yıldan uzun bir süredir değerli bir tıbbi şifa kaynağı olarak kullanmasının bir sebebi de budur. Bugün çalışmalar, kanser, diyabet ve kalp rahatsızlığı gibi enflamatuvar temelli rahatsızlıkların tedavisinde yararlı olabileceğini düşündürmektedir. İlaçların ve endüstriyel ürünlerin geliştirilmesinde kullanılmak üzere değerli bir hammadde olarak da düşünülmüştür! 

Prostat Kanserinde Etkilidir. Tatlı patates hem kökü hem de bitkisi yenilmesi gereken bir besin öğesidir. Örneğin, 2013’te yapılan bir çalışmada polifenol bakımından zengin tatlı patates yeşilliklerinin prostat kanserini nasıl etkilediğini araştırdılar. Araştırmacılar, günlük kilogram başına 400 miligramlık bir oral uygulamada, farelerde prostat kanseri hücrelerinin büyümesini ve ilerlemesini %75’e kadar durdurduğunu keşfettiler. Ayrıca, suda çözünür flavonoidlerin zengin bir kaynağı olması; izole mor tatlı patates içinde bulunan antosiyanin adlı bileşenin; bilişsel fonksiyonunu iyileştirebileceğini ve beyindeki dejenerasyonu etkili bir şekilde durdurabileceğini de göstermektedir. Kısaca, mor tatlı patateslerin, çeşitli beyin işlev bozukluklarının tersine çevrilmesine yardımcı olabileceğini düşündüren yağ hücresi dejenerasyonunu durdurduğu gösterildi! 

Tatlı Patates Zayıflatır. Düşük kalorilidir. Düşük Glisemik İndeks değerlerine sahiptir ve bu kan şekerini yükseltmeyecek demektir. Bu gıdalar daha yavaş asorbe olduğundan daha uzun süre sindirim sistemimizde kalırlar ve bu sebeple de iştahımızı kontrol etmeye yardımcı olur. 

Tatlı Patates Cilt İçin Faydalıdır. Tatlı patates yemek, yüksek miktarda beta-karoten içerdiğinden cildinizin sağlığını önemli ölçüde artırabilir; vücudunuzdaki A vitamini, yeni cilt hücreleri üretmekle sorumlu DNA’yı tetikler ve yenilenmeye yardımcı olur. Vücudunuz yeni hücreler oluşturduğunda, eski cildinizden eser kalmaz ve kimyasallara ve hasarlara karşı daha dayanıklı olan canlı bir parlaklık elde edersiniz. Sağlıklı parlak cilt istiyorsanız bir an önce tatlı patates tüketmeye başlayabilirsiniz! 

Tatlı patates pek çok vitamin ve mineral açısından zengindir ve mükemmel bir beta-karoten, vitamin C ve potasyum kaynağı sağlar. A vitamini: Tatlı patatesler, vücutta A vitamini haline dönüşen beta-karoten bakımından zengindir. Tavsiye edilen günlük A vitamini miktarı sadece 100 gram tatlı patatesle elde edilebilir. Vitamin C: Sert bir soğuk algınlığı süresini azaltabilen ve cildin sağlığını iyileştiren bir antioksidan olan C vitamini içerir. Potasyum: Kan basıncı kontrolü için önemli olan bu mineral kalp hastalığı riskini azaltabilir. Manganez: Büyüme, gelişme ve metabolizma için önemli olan bir mineraldir. Vitamin B6: Yiyeceklerin enerjiye dönüştürülmesinde önemli rol oynar. Vitamin B5: Pantotenik asit olarak da bilinen bu vitamin neredeyse tüm gıdalarda bir dereceye kadar bulunur. E Vitamini: Vücudun oksidatif hasarlara karşı korunmasına yardımcı olan güçlü bir, yağda çözünür antioksidandır.

1) Badem:  Demir, E vitamini, tekli doymamış yağ asitleri açısından zengin ve ayrıca mükemmel bir kalsiyum kaynağı olan badem; uzun süre tok tutar ve ayrıca düzenli olarak tüketildiğinde de kolesterolü düşürür. Günde 30 gram badem tüketildiğinde, günlük almanız gereken kalsiyumun yüzde 10’unu, E vitaminin yüzde 35’ini ve magnezyumun yüzde 20’sini almış olursunuz.

2) Baharatlar:  Karabiber, hardal tohumu, sarımsak tozu ve zencefil, metabolizmayı hızlandıran baharatların başında geliyor. Araştırmalar da, yemeklerine bu baharatları katan kişilerin günde 1000 kalori daha fazla yaktığını gösteriyor. 

3) Brololi:  C vitamini açısından zengin bir sebzedir ayrıca iyi bir lif kaynağıdır. Bol miktarda potasyum ve orta oranda kalsiyum, selenyum ve folik asit içerir. Bir dal brokoli tükettiğinizde; C vitamini ihtiyacınızın iki katını ve beta-karoten ihtiyacınızın yarısını almış olursunuz. Brokolinin sağlığımıza birçok faydası vardır; bağışıklık sistemini güçlendirir, kalp ve kanser hastalıklarına karşı korur. 

4) Yumurta:  A, B, D vitaminleri ve demir içeren yumurta; 6 gram protein, 6 gram yağ ve 3 gram su içerir. Yumurta sarısı akına göre daha fazla demir, yağ ve protein içerir. Anne sütünden sonra gelen en kaliteli protein kaynağı yumurtadır. Yapılan araştırmalara göre kahvaltıda özellikle 1 adet haşlanmış yumurta tüketildiğinde uzun süre tok kalmayı diğer öğünler daha az besin tüketimini sağlıyor ve böylece kilo vermeye yardımcı oluyor.

5)  Omega-3 Yağ Asitleri: Omega-3’ün en çok bulunduğu besin balık. Balığı, ceviz gibi sert kabuklu yemişler ve keten tohumu takip ediyor. Bu yiyeceklerin metabolizmayı hızlandırmasının en önemli sebebi, metabolizma hızını düşüren leptin isimli hormonun üretimini azaltmaları. 

Boğaz ağrısını anında kesen soğan suyu mucizesi… 

Soğan özellikle kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendiren sebzelerin başında gelir. 

İçerisinde ki alışım maddesi bağışıklık sistemini güçlendiren vücuttaki toksit maddeleri arttıran önemli bir sebzedir. 

Boğaz ağrısını anında kesen soğan kürü için gerekli malzemeler:

- 1 adet soğan
- 1 su bardağı su

Soğan kürünün yapılışı; Bir adet soğanı temizleyip ardından dört parçaya bölüyorsunuz. Bir bardak suya bölünen soğanları ekleyerek bir gün beklettikten sonra sabah içebilirsiniz. İçtikten sonra boğaz ağrınıza çok iyi geldiğini fark edeceksiniz. 

Şifa olsun.. ;)

- Kesikler için yarayı temizledikten ve kuruladıktan sonra çay ağacı sürün. Kesiği içten dışa doğru iyileştirir. 

- Ayak burkulması için soğanı karamelize edip burkulan yere koyun sonra sarın. Şişi indirecek ve ağrıyı alacaktır. 

- Kaşıntıya karşı muzu ezin ve kaşınan yere yerleştirin. Hemen geçecektir. 

- Çürükler için soğuk kompres sonrası karakafes otunu macun yapıp sürün. Çürüklere iyi gelir. 

- Sıyrıklar için lavanta yağını sürebilirsiniz. Zira yaraları iyileştirir. 

- Kas ağrıları için papatya çayı içebilirsiniz.

TİRŞİK OTU

Ispanak gillerden olan ve yeşil sebzelere benzeyen tirşik otu hem çok faydalı hem de çok zararlı bir ot olabilir.

Özellikle Akdeniz Bölgesi'nde çokça bilinen ve Görünce "Ben bunu görmüştüm, ama adını bilmiyordum" diyeceğiniz, ama faydalarını duyunca şaşıracağınız bir ot..
Tirşik otu farklı yörelerde tırşık, tırşik ya da trişik gibi isimlerle de anılan, yaban pancarı, zehirli pancar, gavur pancarı, yılan yastığı ve yılan pancarı olarak da bilinen bir ot. Şekil itibariyle ıspanak gibi yeşil sebzelere benzetilse de taşıdığı özelliklerle tüm o bitkilerden farklıdır.


Akdeniz ikliminin hakim olduğu alanlarda kendiliğinden yetişebilen tirşik otu, bu nedenle Adana, Osmaniye gibi yörelerimizde sıkça tüketilmektedir. En meşhur olduğu yerin ise Kahramanmaraş, Andırın bölgesi olduğu bilinmektedir. Öyle ki o yörelerde tirşik otu halk arasında "Andırın Doktoru" olarak da anılıyor. Aslen Gavur Dağı'na özgü bir yemek olduğu söyleniyor.


Özellikle kış aylarında çorbası sıkça yapılan tirşik otunun faydalarına geçmeden önce şunuda söyleyelim: Çok zehirli bir bitki olduğundan tirşik otunu çiğ olarak yemek asla önerilmiyor. Hatta çorbasının da mutlaka tarifine uygun olarak, özenle, mümkünse önceden çok defa yapanlar tarafından hazırlanması öneriliyor.


Peki zararlı olma ihtimaline karşı tirşik otundan neden vazgeçilmiyor ve bu ot neden kış sofralarına sık sık konuk ediliyor? Faydalarını öğrenince sebebini anlayacaksınız.

Tirşik otunun ve bu otla hazırlanan tirşik çorbasının faydalarınını geçelim;

Tirşik, vücut direncini arttırıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Doğal bir ateş düşürücü etki gösteriyor, bu sayede kış hastalıklarına karşı vücudu destekliyor.

Güçlü antioksidan özellikler gösteren tirşik otu, bu özelliği sayesinde vücudu zararlı maddelerden temizliyor, sadece kış hastalıklarına karşı değil birçok kanser türüne karşı da vücudu koruyor.

Vücudun çeşitli yerlerinde oluşan yaraların iyileşme sürecini hızlandırıyor.

Kan basıncının ve kan şekerinin dengelenmesine yardımcı oluyor, bu özelliğiyle yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi sağlık sorunları karşısında da olumlu etkiler gösteriyor.

Sindirim sisteminin sağlıkla çalışmasına destek oluyor, özellikle hazımsızlık sorunu yaşayanların bu sorununa çözüm oluyor.

Gastrit problemine karşı da vücudu destekleyici özellikler gösteriyor.

İştah açıcı özellikler gösterse de düşük kalorili ve besleyici bir çorba olduğundan obezite sorunu yaşayanlara da iyi geliyor.

Böbreklerin sağlıkla çalışmaya devam etmesini sağlıyor, böbreklerde taş ve kum oluşumunun önüne geçtiği söyleniyor.

Kemik ve kas sağlığını destekleyerek kemik erimesi, kas ağrısı gibi problemlerin yaşanmasına engel oluyor.

İdrar söktürücü özellikler gösteriyor, idrar yolu enfeksiyonlarının da iyileşme sürecini hızlandırdığı biliniyor.

Bağırsakların sağlıkla çalışmasına destek olarak kabızlık sorununa çözüm oluyor.

Halk arasında yılda 7 kez içilmesi durumunda o yıl bir daha hastalık yüzü görülmeyeceğine inanılıyor.


Tirşik Otu Nasıl Tüketilir?

İlk bilinmesi gereken tirşik otunu asla çiğ olarak tüketmemeniz gerektiği. Çiğ olarak tüketildiğinde zehirli etkiler gösteren bu otu tüketmenin en lezzetli, şifalı ve geleneksel yolu ise ondan çorba yapmak.

Tirşik Otunun Zararları Nelerdir?

Tirşik otunun güzel yanlarından, faydalarından ve nefis çorbasından söz etmek yetmez. Bu otun olası yan etkilerinden, zehirli ve zararlı özelliklerinden de herkes haberdar olmalı. İşte o şifa dolu tirşik otunun zararları:

Tirşik otu toplanma, yıkanıp temizlenme ve doğranma aşamalarında ellerde yanma, kaşıntı, kabarcık oluşumuna neden olabilen zehirli etkilere sahiptir. Bu nedenle tirşik otuna doğrudan temastan kaçınmalı, bu işlemlerin hepsini elinizde eldiven varken yapmalısınız.

Tirşik otu taze/çiğ olarak tüketildiğinde aynı etkileri ağız içinde de gösterir, bu nedenle tirşik otunu asla çiğ yememelisiniz.

Aynı şekilde doğrudan tüketildiğinde mide bulantısı ve kusmadan, ishale, hatta kalp ritminde bozulmalara ve zehirlenme nedeniyle ölümlere sebep olabilir.

Tirşik otunu uzun süre haşlayarak ve çorba tarifinde olduğu gibi mayalandırarak tüketmek gerekir, aksi halde yukarıdaki tüm yan etkileri gösterebilir.

Aşırı tüketilmesi durumunda ishal problemi ortaya çıkmakta, aynı zamanda çorbasını hazırlamak zahmetli olduğu için yılda 7 kez tüketilmesi ideal düzeyde gözükmektedir.

Özellikle ciddi/kronik bir rahatsızlığınız varsa, düzenli olarak ilaç kullanıyorsanız ya da alerjik bir bünyeye sahipseniz bu çorbayı doktorunuza danışmadan asla ama asla tüketmeyin.

Üst akıl tarafından dünya nüfusunu azaltmak için yapılan bir hamle imiş.. 

Ayrıca yılan ve yarasa yedikleri için bu virüs ortaya çıkmışmış..

En son tibet'e de yayılmış ve şuan için doğrudan tüm çine yayıldığı kabul edilmiş. 170 ölü var deniyor ama sanırım bu boyutta bir salgında ölü sayısı açıklanandan çok daha fazla.. ayrıca yüzbinlerce de enfekte olmuş yani virüs bulaşmış ve tedavi edilmeye çalışılan hasta olduğu söyleniyor.. 

Bu virüsün ortaya çıkmasının sebebi çinin biyolojik silah üretmeye çalıştığı söyleniyor hatta doğu türkistanda ki uygur halkı üzerinde kullanacaklarını bile idda edilebilir.. 

Dolayısı ile rabbim ellerinde patlattı bombayı.... 

darısı tüm nükleer ve biyolojik silah üretenlerin başına..

Çinde maske bitmiş çareyi Türkiyede aramaya başlamışlar.. 2 milyon adet maske sipariş etmişler.. Ben olsam bir tane göndermem..  Ah birde o başkanlarına bulaşsa bu virüs valla tüm dertlerim gider..  

Çin’in Wuhan şehrinden kısa sürede birçok ülkeye yayılan corona virüsü salgınlar neticesinde Çinli yetkililer Çin’deki 4 farklı şehri karantinaya altı.

Resmi açıklamalara göre Wuhan şehri Çarşamba günü karantina altına alınmıştı. The Guardian kurumunun açıklamalarına göre karantina alınan şehirlere Huanggang, Ezhou ve Chiba şehirleri de eklendi. Wuhan şehrindeki 11 milyon insanla beraber toplamda 20 milyon insanın dünya ile fiziksel bağlantısı kesildi.

Karantina altındaki şehirlerde festivaller iptal edildi.

peki; Corona virüsü nedir? 

Hangi türleri insanlarda enfeksiyon belirtilerine sebep olur ve virüsün sebep olduğu semptomlar nelerdir? Virüsten korunmanın yolları nelerdir?

‘’Coronavirüs’’ ismi virüslerin içinde bulunduğu aileyi tanımlamak için kullanılıyor. Latince ‘’corona’’ kelimesi İngilizce ‘’crown’’ yani taç anlamına geliyor. Virüslerin yüzeyinde taç benzeri dikensi uzantılar bulunuyor ve virüsler elektron mikroskobu altında incelendiğinde aynı kral tacı gibi görünüyor, virüslerin aile adı da buradan geliyor.

Coronavirüslerin alfa, beta, gama ve delta olmak üzere 4 ana alt grubu bulunuyor. Kayıtlara göre coronavirüslerin ilk olarak 1960’lı yıllarda keşfedildiği ve 7 farklı coronavirüs türünün insanları enfekte ettiği belirtiliyor.

Yaygın olarak görülen coronavirüsler 4 farklı türe ayrılıyor. Bahsi geçen virüs türleri aşağıda yer alıyor.

  1. 229E (alpha coronavirus)
  2. NL63 (alpha coronavirus)
  3. OC43 (beta coronavirus)
  4. HKU1 (beta coronavirus)

Diğer corona virüs türlerini ise aşağıdaki türler oluşturuyor.

  1. MERS-CoV ( beta coronavirüsü, MERS olarak adlandırılan ve Middle East Respiratory Syndrome olarak adlandırılan respiratuvar sendroma sebep olan virüs )
  2. SARS-CoV ( beta coronavirüsü, SARS olarak adlandırılan severe acute respiratory syndrome yani akut ağır respiratuvar sendroma sebep olan virüs)
  3. 2019 Novel Coronavirus ( 2019-nCoV- 2019 yılına ait yeni coronavirüs )

 Dünya üzerindeki coronavirüs enfeksiyonlarının çoğunu 2293, NL63, OC43 ve HKU1 türleri oluşturuyor. Bu türlerin bazıları normalde hayvanları enfekte ederken evrim geçiriyor ve insanları da enfekte etme özelliği kazanıyor. Bahsi geçen virüsleri ise  2019-nCoV, SARS-CoV ve MERS-CoV oluşturuyor.

2019 Novel Coronavirüs ( 2019-nCoV )

9 Ocak 2020 yılında Dünya Sağlık Örgütü Çin’li yetkililerin yeni bir coronavirüs türünü tanımladığını onayladı. Yeni virüs Çin’in çeşitli şehirlerinde görülen pnömoni salgınlarından sorumlu tutuluyor.

SARS-CoV

Ağır akut respiratuvar sendrom coronavirüsü ilk olarak 2002 yılının Kasım ayında Çin’de görülmüştü. SARS-CoV etkeninin 2002 ile 2003 yılları arasında 8.098 kişiyi enfekte ettiği düşünülmekle birlikte o yıllarda 774 kişinin ölümüne sebep olmuştu. Bu da enfeksiyona yakalanan yaklaşık 10 kişiden 1’inin öldüğü anlamına geliyor. 2004 yılından bu yana SARS-CoV virüsüne ait herhangi bir enfeksiyon vakası raporlanmadı.

İlginizi Çekebilir Çin'de 3 şehir daha karantina altına alındı

MERS-CoV

Ortadoğu respiratuvar sendromuna sebep olan virüs ilk olarak 2012 yılında Suudi Arabistan’da görüldü. Görüldüğü tarihten bu yana birçok ülkede enfeksiyonlara sebep oldu. O tarihten bugüne görülen enfeksiyonların hepsinin Arabistan Yarımadası’nda bulunan veya adaya yakın ülkeler ile ilişkili olduğu belirtiliyor. MERS virüsü ile enfekte olan 1.200 kişiden yaklaşık olarak 400’ünün öldüğü belirtiliyor, bu rakam da mortalite oranını %40 olarak belirliyor yani virüse yakalanan her 10 kişiden 4’ü ölüyor. CDC kurumu ise MERS etkenini yakından takip ediyor ve virüsün potansiyel risklerini daha yakından anlamak için çeşitli araştırmalar yürütüyor. Ayrıca virüsün yayılma yolları, kaynağı ve viral enfeksiyonların nasıl önleneceği de araştırılıyor.

Problem nerede ?

Cononavirüs türlerinin çoğu insanlar için zararlı olmamakla beraber yakın tarihte dünya üzerinde görülen en tehlikeli viral salgınların sorumlusu olarak yeni coronavirüs türlerinden SARS ve MERS virüsleri gösteriliyor.

2019-nCoV virüsü nasıl ortaya çıktı ?

2019-nCoV etkeni tıbbi jargonda Wuhan coronavirüsü olarak geçiyor çünkü virüsün orjini olarak Çin’in Wuhan şehri gösteriliyor. İlk vakalar Huanan pazarıyla temasta bulunan kişilerde gözlenmekle beraber enfeksiyonlar başlangıçta orjini bilinmeyen prömoni vakaları olarak raporlanmıştı.

Hastalığın semptomları neler ?

Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamalarına göre hastalığın ilk semptomları ateş ve ARDS yani hafif derecede akut respiratuvar distres olarak görülüyor. Virüsün başlangıç belirtileri tam olarak bilinmediği için virüs 2 ila 14 gün arasında asemptomatik olarak belirti göstermeyebiliyor. Virüse bağlı semptomların grip semptomlarına benzerliği ise virüsün yayılmasını kolaylaştırıyor ve bu durum da büyük tehlike arz ediyor.

Akut Respiratuar Distres Sendromu

Akut respiratuar distres sendromu (ARDS) alveolo-kapiller permeabilite artışına bağlı akut gelişen solunum yetmezliği olarak belirtiliyor. Amerika ve Avrupa Konsensus Konferansında 1994 yılında ani başlangıçlı solunum yetmezliği, ciddi hipoksemi, akciğer grafisinde bilateral yaygın infiltrasyonların varlığı ve pulmoner arter basıncının 18 mmHg'nin altında olması ya da sol atriyal hipertansiyonun klinik bulgusunun olmaması ARDS'nin tanı kriterleri olarak kabul edilmekle birlikte Berlin 2011 kriterleri ile ARDS; hafif, orta ve ağır olarak üç kısma ayrılmış, tanı kriterleri yeniden belirlenmiştir.

ARDS mortalitesi son yıllarda azalmış olmasına rağmen hala yüksek seyrediyor. Patofizyolojinin tam tedavi edilememesi nedeniyle ARDS tedavisi destekleyici ve semptomatik olarak yapılıyor. Altta yatan nedenin tedavisi ile beraber düşük tidal volüm ile ventilasyon, pron pozisyonu ve yüksek PEEP (positive end expiratory pressure) uygulamaları ARDS tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemleri oluşturuyor. Ekstrakorporeal membran oksijenasyonu (ECMO) ARDS tedavisinde gelecek için ümit vadediyor.

Korunma yolları nelerdir ?

Çin, Tayland, Japonya, Güney Kore ve Amerika Birleşik Devletleri’nde resmi olarak onaylanmış enfeksiyon vakaları bulunuyor. Virüsün insanlar arasındaki bulaş yolları tam olarak kesin olmamakla birlikte önceki araştırmalara göre coronavirüslerin viral özellikleri grip virüslerine benziyor. Uzmanlar virüsten korunmanın en basit yolunun el yıkamak ve hapşırırken ağzı iyi kapatmak olduğunu belirtiyor. Ayrıca virüs için şu anda herhangi bir aşı bulunmuyor.

Kanser hastalarına umut ve kanser lobisine ise darbe niteliğinde bir buluş.. umarım yine ilaç firmaları tarafından rafa kaldırılmaz.. 

Bağışıklık sisteminin bir özelliğinin, 'tüm kanser türlerini tedavi edebilme' potansiyeline sahip olduğu ortaya çıktı. Dolaşım sisteminde yer alan 'T hücresi'nin, kanserli hücrelere saldırabildiği tespit edildi. Bilim insanları bu keşfi, "Farklı kanser türlerine yakalanmış hastalara uygulanabilecek bir tedavinin geliştirilmesini mümkün kılan bir buluş" diye niteledi..

Dünyaca ünlü doktor Mehmet Öz, kahvaltının gereksiz olduğunu ve öğün olarak atlanması gerektiğini söyledi. Öz, kahvaltının 'günün en önemli öğünü' olduğu yönünde çıkan dayatmaların ise tamamen reklam aldatmacası ve algı oluşturmak olduğunu belirtti. 

Dr. Öz, “Bence 2020’de yapılacak ilk şeylerden biri kahvaltıyı yasaklamak olmalı. Kahvaltı yapmamız gerektiğini düşünmüyorum, bu bir reklam aldatmacası. Ne yazık ki onlarca yıldır bu konudaki dogmaların birçoğu reklamlardan çıktı ve bunlar aslında sağlığımız hakkındaki gerçeklere dayanmıyordu” ifadelerini kullandı.

Öz'e göre yapılması gereken kahvaltı yapmayı bırakmak ve günün ilk öğününü gerçekten acıkınca yemek. Pek çok insanın sabah uyandığında yaptığı ilk şeyin aç olmasa bile 'kahvaltı yapmak' olduğunu belirten Dr. Mehmet Öz, bunun yerine haftanın her günü 'brunch' yani öğlen vaktine yakın bir zamanda yemenin çok daha sağlıklı olduğunu söyledi.

ayrıca dünyada kahvaltının gerçekten de en önemli öğün olduğuna dair ciddi ve referans alına bilecek bir çalışmanın olmadığını düşünüyorum..

Batman Turgut Özal Anadolu Lisesi’nde matematik öğretmeni olan baba ihsan abay, oğlu emircan mert’in yaklaşık 7 yıl önce dünyada ender görülen hastalığa yakalandığını ve bir süre sonra yatalak olduğunu söyledi.

büyük oğlunun hastalığının ilerlemesinden dolayı artık tedavi edilemediği gibi küçük oğlu ahmet çınar’ın da aynı hastalığa yakalandığını belirten Abay, “benim Çınar’ım bu ayın 21’inde 5 yaşına girdi. 4 ay önce hastalığını öğrendik. Emircan’ımızı böyle kabullenmiştik ama Çınar’ımın da ncl2 hastası olduğunu öğrenince dünyamız yıkıldı” dedi.

‘hastalığın tedavisi mümkün ama tedavi masrafını karşılamak imkansız’

küçük oğlu Ahmet’i Diyarbakır Dicle Üniversitesi hastanesine götürdükleri zaman doktorun artık bu hastalığın tedavisinin yapılabildiğini söylediğini aktaran Abay, Ahmet için bir umut doğduğunu dile getirdi.

ancak tedavi masrafının çok yüksek olduğunu öğrendiklerinde tekrar ümitsizliğe düştüklerini vurgulayan Abay, şöyle devam etti:

“doktor artık bu hastalığın tedavisinin 2017’den beri yapıldığını söyledi. sevindik, en azından Çınar’ı kurtarırız dedik. parayı sorduk, doktorlar, ‘bir iş adamı olsanız bile bunun tedavisini yapamazsınız. ancak devlet üstlenirse ya da büyük bir yardım kampanyası olursa, hayırsever iş adamları çıkarsa bunun altından kalkabilirsiniz’ dediler. biliyorum az bir para değil ama yüreğimize söz geçiremiyoruz. gözümüzün önünde sürekli eriyor. Emircan hangi durumdaysa Çınar’ımın da aynı duruma düşeceğini biliyorum.”

gelinen süreçte Emircan tedaviye yanıt vermezken, Ahmet’in tedavisi için 3 milyon lira ihtiyaç duyulmasının ardından batman valiliği, çiftin yardım talebine karşılık yardım komisyonu oluşturdu.

Batman Valisi Hulusi Şahin, komisyon aracılığıyla açılan banka hesabına 10 bin lira yardımda bulunarak ilk bağışçı oldu.

baba abay yardımların, ziraat bankası‘nda ahmet çınar abay adına açılan tr06 0001 0005 5791 6598 7050 01 nolu türk lirası, tr49 0001 0005 5791 6598 7050 03 nolu euro, tr76 0001 0005 5791 6598 7050 02 nolu dolar hesapları ile halk bankası‘nın tr58 0001 2001 2960 0001 1131 19 nolu türk lirası, tr71 0001 2001 2960 0035 0006 11 nolu euro ile tr77 0001 2001 2960 0023 0025 73 nolu dolar hesaplarına yapılabileceğini söyledi.

Anne Fatma Abay da oğlu Ahmet Çınar’ın hastalığının ilerlemeden tedavi edilmesi için dua ettiğini belirterek, “3 çocuğum var, iki tanesi rahatsız. Emircan’ım yatalak, 7 yıl oldu. Çınar’ım da onun durumuna düşsün istemiyorum. hayırseverlerden destek ve yardım bekliyoruz” dedi.

pekmezin içine bir kaşık köy tereyağını atıyorsunuz ve ona ekmek batırarak yiyorsunuz.... bildiğim en iyi kahvaltı tarifi :)

Özellikle kilo almamak için diyet yapanlar veya sağlıklı beslenmek isteyenler için bazı öneriler yapılması amacıyla paylaşıyorum, benim düşünceme göre ki eksikler olacaktır. sizde fikirlerinizi yazın lütfen...

Yaz aylarında; yumurta, peynir türevleri, zeytin, domates-salatalık, yeşillik, 

not: yaz aylarında tatlı yenilmesi taraftarı değilim ama kaliteli bir bal veya pekmez az bir şey yenebilir.


Kış aylarında; yumurta, peynir türevleri, zeytin, arada çorba içilebilir, 


yenilmemesi gerekenler; poğaça, açma, börek, sarelle ve türevleri, glikoz içerikli tatlılar, kızartmalar, 

Bu yaşa geldi tam olarak farkını bilmediğim bu durumu geçen gün bir esnaf arkadaşımız anlattı.

Sözüm ona beyaz yumurtada maliyeti kısmak adına her türlü fırıldaklık veya sahtekarlık yapılıp en ucuza mal etmenin neticesinde kalite düzeyi çok düşük bir yumurta olduğunu söyledi.

Sarı yurmuta ise nispeten daha doğal oluyormuş ve sarı yumurtayı veren tavuk öyle her yemi yemiyormuş, dolayısı ile maliyetten kaçamıyorlar.. 

yani kısaca sarı yumurta tavsiye edildi..

Arazi sahibi kamu, size gelen kişi ise Holding patronu gerçi muhtemelen o gelmedi hükümet gitti ama olsun nasılsa rant paylaşılacak.  

Aslında bu sistem İngiltere'de uygulanmış ve İngiliz Sağlık sistemini çökertmiş bir sistemdir.  Kamu Özel Ortaklığı diye adlandırılan bir projedir. İşte hepimizin aklında ''olur mu böyle bir şey'' denilen bu sistem şu an Ülkemizde uygulanmaya başlandı. 

Aslında Şehir hastanelerinde temel mantık, iktidarın köprü, tünel, yol gibi projelerde uyguladığı yap-işlet-devret modelidir. 

Bilindiği üzere, Cumhuriyetin tüm iktisadi kazanımları son 15 yılda özelleştirme adı altında, iletişim ve enerji gibi stratejik sektörler dahil yok pahasına özelleştirildi. Şehir Hastaneleri de insanımızın sağlığı karşılığında piyasa malı muamelesi görmesinin bir adıdır.. neden çünkü adamlara %70 doluluk garantisi vermişsin.. 

Yani bu adamlar ve sağlık bakanlığımız "önceleyici sağlık hizmetleri" denen süreci bilmez ve halk sağlığını koruyucu faaliyetlerde bulunmazlar sonra da yok sgk battı.. 

Birde utanmazdan bay Kemal'e laf atarlar sanki kendileri artıya geçirdi kamiller..

Bu yeni rant projeleri kapsamında hükümet bu hastaneleri yapan Holding patronlarına 25 yıl boyunca 30 şehir hastahanesi karşılığında kira ve hizmet bedeli adı ile 142.4 milyar dolar ödeyecekmiş. bu bağlamda 1 şehir hastanesinin maliyeti ile 1200 yataklı 29 hastahane yapılabilir. Bir şehir hastenesinin 25 yıllık maliyeti yaklaşık 4.75 milyar dolar...  yani aylık 395 milyon doları geçen bir rakam yapıyor...

Birde bu süre için de yani 25 yıl boyunca %70 doluluk garantisi vermiş sayın hükümet ve aksik kalırsa hazine tamamlayacak.. 

neyse vatandaşına hizmette zarar edecekse varsın etsin yahu.. tabi bizide kendi gibi kör biliyor muhterem..


Ailecek hizmet alıyoruz ve çok memnunuz, fiyat olarakta gayet makul, tatava da yorumunuzu gördük deyin %12 civarı  indirim kazanın.. buda tatava ailesinin size armağanı olsun...

18 9 1012