cabir bin hayyan# Biyografiler

721 yılında Horasan'da Hayyan isimli bir eczacının çocuğu olarak doğar. Asıl adı, “Ebu Musa Cabir bin Hayyan”dır ama Avrupa’da “Jabir” veya “Geber” olarak bilinir. Abbasiler döneminde yaşamıştır. Babası, halifelik mücadelesinde Abbasiler’i desteklediği için Emeviler tarafından Horasan’da yakalanıp öldürülmüş. Annesi ile Yemen’e kaçan Cabir, Yemen’de din ve astronomi eğitimi almıştır. Modern fen bilimlerinin temelini atan alimdir. Simyacı, Kimyacı, Eczacı, Astronom ve Astrolog, Tıp ve Fizik, Tedavi Uzmanı, Mühendis, Coğrafyacı, Filozof daha bitmedi genetik fikrini ve atomun parçalanabileceğini ilk öne süren bilim adamı. İlk laboratuvarın kurucusu, optik kanunlarının kaşifi ve merceği keşfeden üstattır. Zehirlerin en kuvvetlisi olan arsenik tozunu elde eden ilk kişidir. Kufe ye yerleşir ve iyi bir eğitim alır. Eğitimi sona erdiği vakit daha fazlasını öğrenmek ve araştırmak için Bağdat'ın yolunu tutar. Bağdat'ta manevi olarak Halife Harun Reşid'in, maddi olarak ise dönemin önde gelenlerinden Bermeki'nin himayesine girmiştir. Hayatının bu noktasından sonraki her anı araştırmak, öğrenmek ve özellikle kimya alanında doğru bilinen yanlışları aydınlatmakla geçtimiştir. Simyacılık ilgisini çekmişti ve araştırmıştı. Cabir bin Hayyan o vakitler 'ilim' olarak kabul edilen simyanın gerçek olmadığını ve bu maddelerin hiçbir koşul altında var edemeyeceğini ispat ederek simyanın alternatifi olarak modern kimyayı işaret etmişti. Batıl inançlar yerine deney ve gözlemi koyma girişimi onu modern kimyanın kurucusu olarak tarih sayfalarına geçirdi. Yaptığı çalışmalar sonucu Harun Reşid tarafından Harran Medreselerine fizik ve kimya profesörü olarak geçirilir. Kısa bir süre sonra da okulun başına getirilir. 

Cabir bin Hayyanın en önemli vasfı  deneyciliktir. Dünya üzerindeki ilk kimya laboratuvarını kurar. Sayısız deney yapar, pek çok asit keşfeder. Geliştirdiği ibrik kimyanın temel malzemelerinden olur. Cabir bin Hayyanın bir sözü var ki; Allah bize bir takım fizik kanunları vermiştir, insan bu kanunları çözebilirse kainatta ne kadar sır perdesi  varsa hepsini aralayabilir kaldırabilir. Kainatta var olan bütün cisimler küçük parçaların bir araya gelmesiyle oluşur. En küçük parçacıklara atom adı verilir. Ve atom asla parçalanamaz bu fikrin kaynağı MÖ. 400 yılları arasında yaşamış eski yunan filozoflarına ait. Demokritos ve Epikur bu kuramı deneyerek değil tahmin ederek söylüyorlardı. Ancak Ebu Musa Cabir bin Hayyan 7.yy sonlarına doğru gelindiğinde farklı bir teori geliştirdi.'' Cüz-i layetecezza'nın parçalanmayacağı görüşü yanlıştır. Aslında parçalanabilir ve parçalanırsa Allah korusun esirgesin Bağdat gibi büyük bir şehri bile küle döndürür. O yangını ateşi buradan Mardin' den bile görülebilir.'' Onun bu teorisi 1200 sene sonra tespit edilecekti hem de çok acı bir şekilde 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya ya peş peşe 2 atom bombası atılır. Cabir bin Hayyanın Bağdat kül olur teorisi pratiğe dökülür. Hiroşima ve Nagasaki' de  200 bine yakın insan ölür. 7 yıl toprakta ot bile bitmez.

Fransız bilim tarihçisi Marcellin Berthelot, Ebu Musa Cabir bin Hayyan hakkında şunları diyor: Aristo'nun mantık ilmindeki yeri neyse,  Hayyan'ın kimya ilmindeki yeri odur. Aristo mantığın kurucusu ve üstadı olarak kabul edildiği gibi,  Hayyan da kimyanın kurucusu ve üstadıdır.
Cabir in eserleri 12. yy. dan itibaren Latinceye çevrilerek başlar ancak kıymetini anlamak için birkaç asır daha geçmesi gerekmiştir. Hatta batılı alimler Cabir'in birçok eserini çevirerek sahiplenirler. Cabir bin Hayyan dan geriye 500- 1000 eser kalmıştır. Günümüzde sadece 20 kitabı vardır. Bu büyük insan 815 yılında kufe de vefat etti.