Neler oluyor
- avantaj bilişim (1)
- weble gelsin zetta (4)
- mehduh bayraktara göre , ysk üyelerinin müebbet ile yargılanma ihtimali (14)
- grand ısias otel (6)
- ali babacan (11)
- fenerbahçe en son şampiyonlar ligi'ne katıldığında... (1)
- mcdonald's da patates dürüm satılması (5)
- karnesini öğretmeninin önünde yırtan öğrenci kimin eseri (24)
- altılı masa'da seçimin kaybedilmesine sebep olabilecek 3 temel sorun ne olabilir. (8)
- haluk pekşen'in göz göre göre ölüme gidişi (9)
- uı/ux alanında kendimi nasıl geliştirdim (3)
- atilla taşın cumhurbaşkanı adayı (12)
- 1 papua yeni gine kinası kaç tl (8)
- şirketlerde eğitim ve kurumsallaşmaya dair (4)
- çetin emeç (5)
- karanlıkların lordu inan kıraç (9)
- barış için müzik vakfındaki taciz skandalı (5)
- hastanelerden alınamayan randevu (1)
- gece yatmadan zeytinyağı içmek (1)
- sabah aç karna türk kahvesi tüketmek (2)
- benzinin 30 tl ye dayanması (1)
- açlık ve yoksulluk sınırı (2)
- uzun bacaklı ingiliz (1)
- abd'nin karanlık tarihinin bir parçası (1)
- 5 haziran dünya çevre günü (1)
- hurma çekirdeğinden türk kahvesi (1)
- bu güne kadar izlediğiniz en iyi belgeseller (2)
- eğitimde fırsat eşitliği (1)
- yağ yakmanıza yardımcı ara öğün kereviz sapı detoksu (1)
- dili doğru kullanmak 3 (2)
- okuma vakti (2)
- incir uyutması (6)
- bu garibin derdi varmış (1)
- ahmed el belhi (1)
- kış geliyor doğalgaz fiyatları uçtu (3)
- antalya seo (2)
- 850’li numaralardan bıktık (14)
Çocuklukta alınamamış renkli televizyonların, binilememiş bisikletlerin, gidilememiş tatillerin, okşanmamış başların, söylenmemiş sevgi sözcüklerinin, alınamamış aferinlerin yerini tutamıyor dev plazmalar, üst segment arabalar, dünya seyahatleri, alkışlar, terfiler, servetler…
Sonradan kazanılmış hiçbir şey veremiyor çocuklukta yaşanması gereken heyecanların tadını…
İnsan çocukken yoksun olduğu ne varsa onu elde etmeye çabalıyor tüm yaşamı boyunca.
Herkesin yoksunluğu başka, herkesin boşlukları farklı, herkesin yarası derin.
Geç gelmiş bir oyuncak, geç alınmış bir pabuç, bekletilmiş bir istek, karşılanmamış bir beklenti, söylenmemiş bir aferinin sızısı tüm tazeliği ile asılı duruyor ruhun çengellerinde.
İncecik bir kan sızar herkesin içinden yol yol. Öldürmez ama yakayı da bırakmaz. Hesaplaşma bitmez bir türlü.
Bir tokat, acıtan bir söz, bir bakış, bir yalan, bir bekletiş, bir olmayış, bir bitiş katili olur ebedi saadetin. İçeride hep bir ağrı, bir tıkanıklık, apansız gelip gülüşlerin ortasına konan bir karanlık peşini bırakmıyor insanın. Gitsin, kapansın, sonlansın, erisin, sönsün, zerrelerine ayrılıp yokluğa karışsın diyorsun ama hamuruna karışıp seninle geliyor her gittiğin yere.
Çocukluk bir damga gibi bir mühür gibi yanında hep. Ve çocuklukta eksik olan ne varsa asla tamamlanmıyor büyüdüğünde. Eksik olan her ne varsa istiflesen bile olmuyor. Olmayacak da. Çocukluğun boy verecek hep içinde. Kulaç atacak derinlerinde. Senin yerine hissedecek, senin yerine konuşacak.
Çocukken tattığın tüm güzellikleri bir daha tadamayacaksın ve çocukken eksik olan ne varsa onu asla tamamlayamayacaksın. O zamanların ne “tekrarı” var ne de “telafisi”.
Bu yüzden üzmeyin çocukları, kırmayın, hor bakmayın, ezmeyin.
Yetişkinliğindeki mutluluğun bedelini çocukluğuyla ödetmeyin.
Her çocuk, kırgınlıkları ile birlikte büyüyor ve asla yapışmıyor parçaları birbirine.
Rahmetli Sakıp Sabancı’nın bir cümlesi vardır insanın kanını donduran. Der ki; “Benim çocukken bisikletim olmadı hiç. Yoksulduk. Şimdi otomobil fabrikalarım var, istediğim arabayı, istediğim bisikleti alır sürerim ama nafile. O sızı gitmiyor içimden hiçbir yere.” Atlı Köşk’ün bahçesinde çocuk bisikleti üzerinde poz verirken söylemişti bunları, gülümseyen bir fotoğraf karesi içinde.
Ne güzel demiş Edip Cansever; “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
hiçbir yere gitmiyor.”
Çocuk kalbi kırmayın bu yüzden, nedameti fenadır
Miracle 13 Haziran 2021 23:41