Neler oluyor
- avantaj bilişim (1)
- weble gelsin zetta (4)
- mehduh bayraktara göre , ysk üyelerinin müebbet ile yargılanma ihtimali (14)
- grand ısias otel (6)
- ali babacan (11)
- fenerbahçe en son şampiyonlar ligi'ne katıldığında... (1)
- mcdonald's da patates dürüm satılması (5)
- karnesini öğretmeninin önünde yırtan öğrenci kimin eseri (24)
- altılı masa'da seçimin kaybedilmesine sebep olabilecek 3 temel sorun ne olabilir. (8)
- haluk pekşen'in göz göre göre ölüme gidişi (9)
- uı/ux alanında kendimi nasıl geliştirdim (3)
- atilla taşın cumhurbaşkanı adayı (12)
- 1 papua yeni gine kinası kaç tl (8)
- şirketlerde eğitim ve kurumsallaşmaya dair (4)
- çetin emeç (5)
- karanlıkların lordu inan kıraç (9)
- barış için müzik vakfındaki taciz skandalı (5)
- hastanelerden alınamayan randevu (1)
- gece yatmadan zeytinyağı içmek (1)
- sabah aç karna türk kahvesi tüketmek (2)
- benzinin 30 tl ye dayanması (1)
- açlık ve yoksulluk sınırı (2)
- uzun bacaklı ingiliz (1)
- abd'nin karanlık tarihinin bir parçası (1)
- 5 haziran dünya çevre günü (1)
- hurma çekirdeğinden türk kahvesi (1)
- bu güne kadar izlediğiniz en iyi belgeseller (2)
- eğitimde fırsat eşitliği (1)
- yağ yakmanıza yardımcı ara öğün kereviz sapı detoksu (1)
- dili doğru kullanmak 3 (2)
- okuma vakti (2)
- incir uyutması (6)
- bu garibin derdi varmış (1)
- ahmed el belhi (1)
- kış geliyor doğalgaz fiyatları uçtu (3)
- antalya seo (2)
- 850’li numaralardan bıktık (14)
JohnStark neler yazmış
Kalem yazı yazmak için olmaz ise olmaz icatlardan bir tanesi, düne kadar okullarda kara kalem olmadan defterlerimize bir şey yazamazken zaman ve dönem öyle bir değişti ki yetişmek nerede ise namümkün.
İşte bu konu ile ilgili olarak yakın zamanda yayımlanan bir yazıyı keyifle okuyalım.
Wacom VR Pen sanal gerçeklik kalemi baskı hassasiyetini algılayarak havada yaptığınız çizimleri aynı şekilde dijital ortama aktarabiliyor. Kalemin testleri yakında başlayacak.
Sanal gerçeklik sektörü henüz istenen yaygınlığa ulaşamadı ancak kurumsal tarafta yavaş yavaş benimseniyor. Wacom; sanal gerçeklik ile ilgilenen tasarım profesyonelleri için özel bir ekran kalemi duyurdu.
Wacom VR Pen neler sunuyor?
Wacom VR Pen bir tablet veya kağıt üzerine yazıyormuş tecrübesi yaşatmak için tasarlandı. Uç kısımda yer alan tuşa uyguladığınız basınç çizimlerin kalınlığını belirliyor. Yine gövde üzerinde bulunan tuşlar ile farklı kontroller sağlayabiliyorsunuz.
Havada yapılan her türlü çizimi akıcı bir şekilde bilgisayara aktaran Wacom VR için kask sistemlerine bir entegrasyon gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bu entegrasyonu sağlayan sanal gerçeklik kaskları olacak.
Wacom VR Pen standart grafik tabletler üzerine de yazı yazabiliyor ancak yapısı itibariyle kullanımı biraz zor olabilir. 3D ortamdan 2D ortama geçiş oldukça akıcı. Wacom VR kısa süre içerisinde ortakları ile test sürecine başlayacak.
Kaynak:
https://www.donanimhaber.com/wacom-sanal-gerceklik-kalemini-duyurdu--127443
Teknolojik gelişme haberlerine devam.
Microsoft, Tek Satır Kod Yazmadan Yapay Zekâ Modeli Oluşturulabilecek Uygulamasını Yayınladı.
Microsoft, tek bir satır kod yazmadan yapay zekâ modeli oluşturulabilecek bir uygulamayı ücretsiz olarak yayınladı. Uygulama, herhangi bir bulut sürücüyle iletişime geçmeden sadece kullanıcıların bilgisayarı üzerinde çalışıyor.
Yapay zekâ ve makine öğrenmesi gibi terimlerle özellikle son yıllarda oldukça sık karşılaşıyoruz. Ancak Microsoft, bu sıklığı daha da artırmak istiyormuş gibi duruyor. Şirket, herhangi bir kod yazmadan insanların makine öğrenmesi modellerini eğitmesine yardımcı olacak ücretsiz bir uygulamanın halka açık ön izlemesini ücretsiz olarak yayınladı.
Windows ve Mac işletim sistemleri için yayınlanan Lobe ismindeki bu masaüstü uygulaması, şu an için sadece görüntü sınıflandırmayı destekliyor. Ancak Microsoft'un planları arasında bunu, diğer modellere ve veri türlerine genişletmek de bulunuyor.
Microsoft'tan ücretsiz yapay zekâ uygulaması:
Uygulama, Lobe'un internet sitesinde şöyle anlatılıyor: "Sadece öğrenmesini istediğiniz şeyin örneğini gösterin. Uygulamanıza yüklenebilecek özel bir makine öğrenmesi modelini otomatik olarak çalıştırır."
Uygulamayı indirdiğinizde yapmanız gereken ilk şey, Lobe'un tanımasını istediğiniz görselleri yüklemek ve etiketlemek. Uygulama, daha sonrasında veri seti için uyumlu bir açık kaynaklı makine öğrenmesi mimarisi seçiyor ve bilgisayarınızda modeli eğitmeye başlıyor. Ayrıca gerçek zamanlı görsel sonuçlarla modelin performansını inceleyebiliyor, tahminlerine geri besleme yapabiliyor ve yanlış etiketlemeleri düzeltebiliyorsunuz.
Yaptığınız eğitimlerden sonra modeller dışarı aktarılabiliyor ve kullanıcıların seçimleri platformuna yüklenebiliyor. Microsoft, ilk kullanıcıların Lobe'u zarar bilgileri tespit eden, eşek arıları gibi arı kovanlarını işgal eden türleri belirleyen ya da garaj kapıları açık kaldığında insanlara uyarılar gönderen uygulamalar geliştirmek için kullandığını dile getirdi.
Lobe'un internet sitesinde buradan ulaşabilir ve indirebilirsiniz. Ayrıca uygulamayı nasıl kullanacağınızı ve makine öğrenmesi modelini nasıl eğitebileceğinizi de yukarıdaki videodan öğrenebilirsiniz.
Kaynak:
Gidene Allah önce akıl fikir ardından da bolca para nasip etsin diyelim.
İsmi Harley Davidson ile başlayınca gerisini okumak için sabırsızlanıyor insan, işte Bisiklet tutkunlarına heyecan verecek bir haber.
Harley-Davidson elektrikli bisiklet modeli Serial 1 Cycle’ı tanıttı
Motosiklet dendiğinde akla gelen ilk firmalardan biri olan Harley-Davidson, elektrikli bisiklet modeli Serial 1 Cycle'ı tanıttı.
Motosiklet dendiğinde akla gelen ilk firmalardan biri olan Harley-Davidson, yaklaşık bir yıl önce yeni bir elektrikli bisiklet üzerinde çalıştığını duyurmuştu. Elektrikli bisikletler için şirketten ayrı bir birim kuran şirket, ilk elektrikli bisiklet modeli olan Serial 1 Cycle‘ı tanıttı.
Harley-Davidson’ın Mart 2021 tarihinde satışa çıkaracağı elektrikli bisiklet, şık bir tasarım ile birlikte geliyor.
BMW, Mercedes-Benz, Audi, Ford ve Jeep gibi büyük otomobil üreticilerinden sonra Harley-Davidson da elektrikli bisiklet pazarına girdi. Bisikletin ismi, firmanın 1903 yılında ürettiği ilk motosiklet olan Serial Number One‘dan esinlenilmiş.
Serial 1 elektrikli bisiklet modern teknolojilerin yanı sıra, klasik görünümüyle de dikkatleri çekiyor. Bisikletin teknik özelliklerinin henüz açıklanmadığını belirtelim. Ancak görseller doğrultusunda bisiklet üzerinde dahili bir pil, entegre ön ve arka far ve Gates Carbon kayış tahrik sistemi bulunuyor.
Paramız yeterse alıp kullanmak havalı olur.Motorunu alamadık bari bisikleti nasip olur umarım.
Kaynak:
https://digitalage.com.tr/harley-davidson-elektrikli-bisiklet-modeli-serial-1-cyclei-tanitti/
Büyükşehir çalışıyor.
Birazda İstatistik ve veri konuşalım,
World Economic Forum (Dünya Ekonomik Forumu) tarafından 2 senede bir hazırlanan “Future of Jobs” / “İşlerin – Mesleklerin Geleceği” raporu Ekim 2020’de sunuldu.
Bu raporda öncekilerden farklı olarak 2020 başı itibariyle tüm dünyada etkisini göstermekte olan pandemi de değişkenler arasına dahil edildi.
İlgili rapora göre 2025 yılına kadar en çok ön çıkacak ve talebin artacağı meslekler:
1-Veri Analistleri ve Veri Bilimciler.
2-Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi Uzmanı
3-Büyük Veri Uzmanı
4-Digital Pazarlama ve Strateji Uzmanı
5-Proses Otomasyon Uzmanı
6-İş Geliştirme Uzmanı
7-Digital dönüşüm Uzmanı
8-Bilgi Güvenliği Analisti
9-Yazılım ve Uygulama Geliştiricileri
10-Nesnelerin İnterneti(IoT)Uzmanı
11-Proje Yöneticisi
12-İşletme Hizmetleri ve Yönetim Yöneticileri
13-Veri tabanı Ağ Uzmanları
14-Robotik Mühendisi
15-Stratejik Danışman
16-Yönetim Organizasyon Analistleri
17-Fintech Mühendisi
18-Mekanik ve Makine tamircileri
19-Organizasyonel Gelişim Uzmanları
20-Risk Yönetimi Uzmanı
Tabi bunlar meslekler,bu mesleklere uygun olarak bir de artacak ve artması beklenen becerileri de paylaşalım o da tuzu biberi olsun :)
2025 yılına kadar en çok ön çıkacak ve talebin artacağı beceriler:
1- Analitk düşünce ve yenilik
2-Aktif Öğrenme ve öğrenme stratejileri
3-Karmaşık Problem Çözme
4-Eleştirel düşünme ve analiz
5-Yaratıcılık,özgünlük,girişim
6-Liderlik ve sosyal Etki
7-Teknoloji kullanımı,izleme ve kontrol
8-Teknoloji tasarımı ve programlama
9-Yılmazlık,stres toleransı ve esneklik
10-Akıl yürütme,problem çözme ve fikir oluşturma
11-Duygusal zeka
12-Sorun giderme kullanıcı deneyimi
13-Servis oryantasyonu
14-Sistem Analizi ve değerlemndirmesi
15-İkna ve Müzakere
O güzelim renklerdeki kulaklıklarımızı tarihin tozlu sayfalarında bırakmamıza az kaldı.
Pek yakında.
İşte Detaylar.
Kulaklıkların sonunu getirecek teknoloji: Sesi kulağa ışınlayan hoparlör geliştirildi!
Noveto isimli ses teknolojileri şirketi, sesi kulağa ışınlayan hoparlör geliştirdi. Görünmez bir kulaklık takarmışçasına sesi kulağa ışınlayan hoparlör sayesinde kulaklık ihtiyacı ortadan kalkıyor.
Noveto isimli ses teknolojileri şirketi, sesi ultrasonik dalgalar aracılığıyla doğrudan kulağa ışınlayan özel bir hoparlör geliştirdi. Geleneksel hoparlörlerin ve kulaklıkların sonunu getirecek SoundBeamer 1.0 isimli hoparlör sayesinde, kullanıcılar çeşitli kaynaklardan gelen sesleri sanki görünmez bir kulaklık takıyormuşçasına başkalarını rahatsız etmeden duyabiliyor. Ayrıca kişi kulaklık takmadığı için de ortamdaki diğer sesleri net bir şekilde işitebiliyor.
Kulaklık ve geleneksel hoparlörlerin sonunu getirebilir
SoundBeamer 1.0 isimli fütüristik hoparlör, DSP algoritmaları kullanarak ultrasonik dalgalar üretiyor ve 3 boyutlu algılama modulüyle kişinin kulağını gerçek zamanlı olarak takip ederek, dönüştürücü dizisi yardımıyla bu dalgaları havaya itiyor. Karşı taraftaki kişinin kulağının çevresinde ses cepleri oluşturan ultrasonik dalgalar, daha sonra normal akustik dalgalar olarak duyulabilir hale geliyor. Ancak bu sesleri yalnızca hoparlörün menzilindeki kişi duyabiliyor. Kulağa biraz garip gelse de siz bir odada son ses müzik dinlerken, aynı odadaki diğer kişiler hiç bir şey duymuyor.
Bilgisayar, tablet ve telefon gibi cihazlarla Bluetooth ile eşleştirilebilen hoparlör, kulaklık olmadan gizlilik içerisinde bir ses deneyimi vadediyor. Ayrıca 3 boyutlu ses teknolojisine de sahip olan SoundBeamer 1.0, bu sayede sesin geliş açısını gerçekçi bir şekilde ayarlayabiliyor ve uzamsal ses deneyimi sunuyor.
Dünyayı kulaklıkların ve hoparlörlerin ses kısıtlamalarından kurtarma vizyonuyla yola çıkan Noveta, SoundBeamer 1.0 isimli hoparlörünün önümüzdeki yıl satışa sunulacağını açıkladı.
Kaynak:
Gün geçmiyor ki dite başlayan haberler vardı eskiden ''Olacak O Kadar'' dizisinde işte artık haberler bize ulaşırken bu tabir çok sık kullanılır oldu.Bu sefer İsveçli bilim insanları değil Birleşik Krallık enerji düzenleyicisi Ofgem Birleşik krallık ülkelerinden birisi olan(ki ben de bir hayranlık duymuyor değilim kendilerine) İskoçya'da 300 evde yemek pişirme ve ısınma konusunda doğal gazın yerine yeşil hidrojen denemelerine başlayacağını duyurdu. Hadi detayları aşağıda birlikte okuyalım.
Birleşik Krallık üyesi ülkelerden bir tanesi olan İskoçya, evlerde %100 yeşil hidrojen kullanıma başlamaya hazırlanıyor. Bu hamlenin, karbonsuz gelecek için oldukça önemli olduğu dile getiriliyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, dünyanın geleceği konusundaki en büyük tehditler olmaya devam ederken bu konuda çeşitli önlemlerin alındığı, yatırımların yapıldığını görüyoruz. İşte bu tür hamlelerden bir tanesi de Birleşik Krallık üyesi İskoçya’dan geldi.
Engadget’ta yer alan habere göre Birleşik Krallık enerji düzenleyicisi Ofgem, İskoçya’nın 300 evde yemek pişirme ve ısınma konusunda doğal gazın yerine yeşil hidrojen denemelerine başlayacağını duyurdu. Ayrıca Ofgem, bunun dünyada bir ilk olduğunu da dile getirdi.
İskoçya’da yeşil hidrojen dönemi başlıyo
İskoçya’nın gaz şirketi SGN, dört yıl boyunca kullanılması için Fife şehrindeki evlere ücretsiz olarak hidrojen ısıtma sistemleri ve ocakları yerleştirecek. Buradaki hedef ise elektroliz vasıtasıyla elektrik ve sudan elde edilen karbonsuz hidrojenin, Birleşik Krallık’ın karbon hedeflerine ulaşmasına yardım edip etmeyeceği.
Hidrojen son dönemde oldukça popüler olsa da tamamen kusursuz olduğunu söylemek şu aşamada pek mümkün değil. Örneğin; hidrojen elektrolizinin sadece %80’i verimli olarak kullanılıyor. Yani kullanılan elektriğin %20’lik kısmı heba oluyor.
Birleşik Krallık’taki evlerin %85’lik diliminin gazlı ocak kullanması sebebiyle yeşil hidrojen kullanımının oldukça önemli olduğu ifade ediliyor. Tabii bu, Birleşik Krallık’ın sera gazı salınımı hedefleri için de oldukça önemli bir noktada bulunuyor. Birleşik Krallık, 2050’ye kadar sera gazı salınımını sıfıra indirmeyi hedefliyor.
İLGİLİ HABERBilim İnsanları, Hidrojenin Güvenli Depolanması İçin Yeni Bir Yöntem Geliştiriyor
Bilim İnsanları, Hidrojenin Güvenli Depolanması İçin Yeni Bir Yöntem Geliştiriyor
İngiltere merkezli National Grid şirketinden Antony Green, karbonsuz gelecek hedefine ulaşılmak isteniyorsa metanın, hidrojen gibi yeşil alternatiflerle yer değiştirmesi gerektiğini dile getiriyor.
https://www.bielci.com/iskocya-evlerde-%100-yesil-hidrojen-kullanacak/
Kendi sayfamızda bile sıralamaya giremeyen bir gün için fazla da duyar kasmaya gerek olmadığını anladığımız gün :(((((( Sağlık olsun bu da geçer ya hu!
Avustralya'da radyo teleskobu kullanan araştırmacılar bir rekora imza atmışlar ve 300 saatte 3 Milyon Galaksinin haritasını çıkarmayı başarmışlar işte haberin detayı,
Bilim İnsanları, 300 Saatte 3 Milyon Galaksinin Haritasını Çıkararak Rekor Kırdı
Avustralya'da radyo teleskobu kullanan araştırmacılar bir rekor kırdı. Ekip, 300 saat gibi kısa bir sürede 3 milyon galaksinin haritasını çıkarmayı başardı.
Rapid ASKAP Continuum Survey adı verilen çalışma için bir noktada evrenin Google Haritalar'ı diyebiliriz. Bu defa haritamız daha üç boyutlu olsa da milyonlarca galaksi bu haritada bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Genel yapısı ise pek de alışılmadık değil.
Son gelişmelerle birlikte CSIRO çalışmasında bugüne kadar fark edilmemiş yaklaşık 1 milyon galaksi de ortaya çıkarılmış oldu. CSIRO'nun başındaki isim olan Larry Marshall, bu çalışmayla evrenin en derin sırlarının ortaya çıkarıldığını açıkladı.
ASKAP (Avustralya Kilometre Kare İzci Dizilimi) adlı radyo teleskobu, güney yarımküre gökyüzünü görüntülerken bir de rekor kırmayı başardı. Dev radyo teleskobu, 300 saatlik sürede 3 milyon galaksinin haritasını çıkarmayı başardı.
Bilim insanlarının yaptığı çalışmada kullanılan ve Avustralya'nın batı kısmında yer alan teleskop, gökyüzünün %83'lük bir kısmının haritasını çıkardı. Teleskobu geliştiren Avustralya Bilim Ajansı CSIRO, ortaya çıkan sonucu "evrenin yeni atlası" olarak nitelendirdi.Uzayın haritası çıkıyor
Uzayın haritası çıkıyor
Rapid ASKAP Continuum Survey adı verilen çalışma için bir noktada evrenin Google Haritalar'ı diyebiliriz. Bu defa haritamız daha üç boyutlu olsa da milyonlarca galaksi bu haritada bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Genel yapısı ise pek de alışılmadık değil.
Son gelişmelerle birlikte CSIRO çalışmasında bugüne kadar fark edilmemiş yaklaşık 1 milyon galaksi de ortaya çıkarılmış oldu. CSIRO'nun başındaki isim olan Larry Marshall, bu çalışmayla evrenin en derin sırlarının ortaya çıkarıldığını açıkladı.
Ay'a Kurulacak Sıvı Ayna Teleskobu, Evrendeki İlk Yıldızların Gözlemlenmesini Sağlayabilir
Dr. Marshall yaptığı açıklamada "ASKAP, asırlardır sorulan evrenin gizemleri hakkındaki sorulara en yeni bilim ve teknolojiyi uygularken dünyanın dört bir yanındaki astronomları da zorlukların üstesinden gelmeleri için yeni keşiflerle destekliyor" ifadesini kullandı
Milyonlarca yeni galaksi keşfedilecek
CSIRO bu çalışmada 903 farklı görüntüyü bir araya getirip karşılaştırarak harita için gerekli verileri topladı. Gelen toplamda 13,5 exabytelık veri (135.000.000.000 GB) de kurumun yazılım ve donanımları ile işlenerek bu çalışma gerçekleştirildi.
Dr. Marshall, gelecek araştırmalarda on milyonlarla ifade edilen sayılarda yeni galaksilerin tespit edilmesini beklediklerini söylüyor. Araştırmanın bir diğer önemli yanı ise artık belli bir bölgede yıldız haritası oluşturmak isteyen bilim insanlarının yıllar yerine haftalar içinde sonuç alabilecek olması olarak gösteriliyor.
Son yıllarda radyo teleskopları gittikçe daha da fazla ilerliyor. Daha önce de bir kara deliğin ilk görüntüsü gibi bazı büyük keşifler radyo teleskoplarıyla gerçekleştirilmişti. Bu teknoloji daha çok keşif vaat ediyor.
Gaziantep'te koronavirüsü yok eden maske kumaşı üretildi
Gaziantep'te, bir kumaş üretim tesisinde koronavirüsü 2 saat içinde yüzde 99,99 oranında yok eden ve maske yapımında kullanılan 'antiviral nonwoven kumaş' üretildi.
Tüm canlılar doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Bu, doğanın en önemli kanunlarından biridir. İnsanlarda da aynı şekilde ilerleyen bu süreç, çok uzun bir süredir araştırılıyor. Bilim insanları, biyolojik yaşlanmada temel rol oynayan bir gen belirlendi. Bu keşif ile yaşa bağlı hastalıkların tedavi edilmesinin kolaylaşacağı iddiası öne sürüldü.
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren bir kumaş üretim tesisi, koronavirüs salgınının başlamasının ardından 6 ay önce; kimyager, endüstri, tekstil ve biyomedikal mühendislerinden oluşan bir ekip kurarak virüse karşı etkili kumaş üretmek için çalışma başlattı. Mustafa Dağlı'nın başkanlık ettiği 9 kişilik ekip, 6 ay boyunca mevcut kumaşı virüse karşı antiviral özellik kazandırdı. Formülünü açıklamadıkları kimyasal özellik ile bütünleştirilen kumaşın koronavirüs ve diğer virüslere karşı yok edici özelliğe sahip olmasının ardından tesis, yapılan çalışmaları Türkiye'de Yeditepe Üniversitesi'nin yanı sıra yurt dışı akreditesi için de Brezilya ve İngiltere'deki iki kumaş test merkezine gönderdi. Burada yapılan testlerde de çalışma ile kumaşın virüsü 2 saat içerisinde yüzde 99,99 oranında yok ettiği onaylandı.
'VİRÜSLERİN ÖLDÜĞÜNÜ TESCİL ETTİRDİK'
6 ay süren çalışmaya katılan ekibe başkanlık eden Mustafa Dağlı, koronavirüsü yok etmek ve bulaş riskini en az seviyede tutmak için yeni bir inovasyona imza attıklarını ifade ederek, "Pandemi sürecinin başlaması ile birlikte ekibimizde yer alan bilim insanları ile birlikte birçok toplantılar ve çalışmalar yürüttük. Bu çalışmaların ardından geliştirdiğimiz buluş, yenilikçi teknolojilerin ve moleküler alanda yapılan büyük atılımların bir sonucudur. Bu kumaşı geliştirdikten sonra dünyada geçerliliği olan İngiltere ve Brezilya'da yer alan iki ayrı test yaptırdık. Testler sonucunda temas ettikten sonra en fazla 2 saat içerisinde kumaş yüzeyindeki virüslerin yüzde 99.99 oranında yok olduğu tescil edildi" dedi.
'BİLİM İNSANLARIYLA 6 AYLIK ÇALIŞMA YAPTIK'
Tesisin sahibi Hasan Gürkan Bayram ise 6 ay süren çalışmayla kumaşlarına kimyasal karışımlı antiviral özellik kazandırarak virüsü yok etmeyi başardıklarını belirterek, "Tüm dünyada yürütülmekte olan koronavirüs ile mücadele sürecinde, faaliyet gösterdiğimiz alanlardan nonvowen kumaş sektöründeki bilimsel çalışmalarımıza ağırlık verdik. Çünkü bu problem, herkese elinden gelenin fazlasını yapma sorumluluğu yüklüyor. Bu süreçte sadece kumaş üretim kapasitemizi artırmakla kalmayıp koronavirüs ile yürütülen mücadeleye katkı sunmak istedik. Bilim insanlarından oluşan ekibimizin özverili çalışmaları sayesinde 6 ayın sonunda spunbond nonwoven kumaşa antiviral özelliğini kazandırarak yüzeyine temas eden virüsleri yüzde 99.99 oranında yok etmeyi başardık" şeklinde konuştu.
Hasan Gürkan Bayram, geliştirdikleri yeni özellik ile virüslerin yüzeyinde yaşayamadığı kumaşlar ile maske ve medikal tekstil ürünlerinin seri üretimine de önümüzdeki günlerde başlayacaklarını ifade ederek, "Pandemi sürecinde herkesin ihtiyacı haline gelen maskenin yanı sıra, sağlık sektöründe sık kullanılan cerrahi önlük, tulum ve hasta örtüsü gibi medikal tekstil ürünlerimizde yeni teknolojiyi kullanarak; sağlık çalışanlarımızı ve insanlarımızı virüsten korumayı ve bulaş riskini azaltmayı amaçlıyoruz. Normal maskeler virüsten koruyor fakat dikkat edilmediği zaman başka şekillerde bulaşabiliyor. Bu maske virüsü öldürdüğü için daha rahat bir kullanım sağlayacaktır" dedi.
Bayram, seri üretime başlamalarının ardından maske ve diğer ürünleri yurt içinin yanı sıra yurt dışına da ihraç edeceklerini sözlerine ekledi.
Alıntı.
Ve Dünyalı Bilim İnsanları yine yapacaklarını yaptılar ve yaşlanmayı tersine çevirecek geni buldular artık Benjamin Button filminin hikayesinde olduğu gibi zaman bizim için tersten işleyecek ve biz yaşlanmayacak tersine gençleşeceğiz.
İşte aşağıda da ispat yazısı buyurun okuyalım.
Bilim insanları, hücresel yaşlanmayı tersine çevirecek 'anahtar gen'i buldu!
Tüm canlılar doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Bu, doğanın en önemli kanunlarından biridir. İnsanlarda da aynı şekilde ilerleyen bu süreç, çok uzun bir süredir araştırılıyor. Bilim insanları, biyolojik yaşlanmada temel rol oynayan bir gen belirlendi. Bu keşif ile yaşa bağlı hastalıkların tedavi edilmesinin kolaylaşacağı iddiası öne sürüldü.
İngiliz Independent gazetesinde yer alan habere göre, bilim insanları bu keşif sonrası yaşa bağlı hastalıkların tedavi edilmesin daha kolay bir hal alacağı görüşünde.
Aynı habere göre, söz konusu keşif, biyolojik yaşlanmanın bazı biçimlerinin yavaşlamasını, hatta tersine çevrilmesini de sağlayabilir.
Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden araştırmacıların imza attığı makalede "Yaşlanmayla ilgili faaliyetlerin büyük oranda azaldığını gördük, bu da hücre yaşlanmasının tersine döndüğüne işaret ediyor" denildi.
Aynı makalede "Yaşlanmayla ilgili faaliyetlerin mezenkimal kök hücrelerde (MKH) ebeveyn soyundakilere kıyasla büyük ölçüde azaldığını saptadık" ifadesine yer verildi.
Araştırmacılara göre bu hücre yaşlanmasının tersine döndüğüne işaret ediyor. Ancak bilim insanları konu üzerinde ileri çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Aaa benim günüm mü varmış dediğim gün;
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler günü ve gördüğüm kadarı ile Türkiye gündemine girememiş :((( sonra hepimiz Engelli adayıyız acık lamaları, falan filan, he canım he hepiniz engelli adayısınız. Bu nedense hep akılda olan ama hiiiç hatırlanmayan bir motto. Yersen.
Görüntülü konuşmada yeni boyut: Epic HoloPortl kutuları;
Hologram iletişimi insan gözüne en yakın görüntü veren haliyle yavaş yavaş gündelik yaşamımızın bir parçası haline geliyor.
Evinizin bir köşesinde telefon kulübesi kadar büyük bir kutu hayal edin. O esnada belki mutfaktasınız, belki de çalışma masanızın başında gelen e-postları cevaplıyorsunuz. Gelen aramayla en iyi arkadaşınız ya da ailenizden biri bir anda kutuda belirebilir. Hem de gerçek insan formunda, jest, vücut dili ve yüz ifadeleriyle... Nasıl mı? Bu senaryo, kulağa garip gelse de hologram teknolojisi sayesinde artık gerçek olabilir.
Bu teknolojinin gelişmesinde son bir senedir mücadele verilen salgın süreci oldukça etkili. Çünkü evlerde kalan insanlar, görüntülü arama uygulamaları aracılığıyla tanıdıklarıyla iletişim içinde kalarak sosyalleşti. Eğitimden sağlığa birçok sektör de görüntülü arama ve video konferans aracılığıyla iletişimi sürdürerek, çalışmalarına devam etti. Zoom, FaceTime, Google Hangouts ve benzerleri çoğu yüz yüze iş toplantısının yerini almakla kalmadı, aynı zamanda arkadaşlar arasındaki toplantılar ve akrabalar arasındaki buluşmalara aracılık etti. Bu yüzden birçok kişi son birkaç aydır görüntülü sohbet yoluyla iletişim kurmaya çok alıştı.
Kutulara talep çok
Ama artık iş, PORTL tarafından üretilen Epic HoloPortl kutuları sayesinde daha fütüristik bir noktaya taşınıyor. David Nussbahum tarafından kurulan şirket, bu kutuları tasarlarken 2012'de müzik festivali Coachella'da ölümünden yıllar sonra hayranlarıyla buluşturulan Tupac Shakur'un hologramından ilham aldı. (Tupac hologramı, AV Concepts ve Digital Domain tarafından yaratılmış ve en az 100 bin dolara mal olduğu konuşulmuştu.) Girişimci, bu teknolojinin patentlerini hızlı bir şekilde satın almış ve o zamandan beri teknolojiyi yararlı, eğlenceli ve ölçeklenebilir bir şeye dönüştürmek için çalışıyor.
Nussbaum, bu kutulardan 100 tane sattığını ve binden fazla ön sipariş verildiğini söylüyor ve çok uzak olmayan bir gelecekte CEO'larının toplantılarını hologram aracılığıyla yürüteceklerine inanıyor. Hatta şirket, geçen aylarda bu teknolojiye güvenen Silikon Vadisi'nin ünlü yatırımcılarından biri olan Tim Draper liderliğinde 3 milyon dolarlık fon sağladı.
Nasıl çalışıyor?
Epic, iç duvarlarına gömülü yüksek çözünürlüklü şeffaf LCD ekranlara sahip olan Epic, tıpkı bir Zoom çağrısı gibi hologramı gönderen kişinin görüntüsünü ışınlıyor. Bunun için ise bir kamera ve beyaz bir arka plan gerekiyor.
Yukarıda anlatılan kutu teknolojisi, yıllar önce ancak bir bilim kurgunun konusu olabilirdi. Ama şimdilerde artırılmış gerçeklik teknolojisindeki ilerlemelerle beraber hologram iletişimi insan gözüne en yakın görüntü veren haliyle yavaş yavaş gündelik yaşamımızın bir parçası haline geliyor. Bu tür teknolojiler, iş ve eğlence tarzını kökten değişecek gibi görünüyor.
Yakın zamanda filmlerde gördüğümüz bir çok fantastik görüntünün hayatmızın tam orta yerine girmesi iyi mi olacak acaba ?
düşünsenize ceo'nuz ile toplantının tam ortasında anlaşamadığınız bir konu üzerine çıkan tartışmada onun üzerine atlamak üzereyken kendisinin Hologramı ile konuştuğunuzu öğreniyorsunuz.Tam bir hayal kırıklığı
Video linki ;
haber kaynağı:
https://webrazzi.com/2020/11/26/goruntulu-konusmada-yeni-boyut-epic-holoportl-kutulari/
Keyifli okumalar.
Türk mühendisleri geliştirdi; kan sonucunu 5 dakikada öğreneceksiniz;
Türk mühendisleri, ses dalgasıyla çalışan, başta kan zehirlenmesi (sepsis) ve kanser olmak üzere pek çok hastalığa hızlı teşhis konmasını sağlayacak mikroçip geliştirdi.
Türk mühendisleri, ses dalgasıyla çalışan, başta kan zehirlenmesi (sepsis) ve kanser olmak üzere pek çok hastalığa hızlı teşhis konmasını sağlayacak mikroçip geliştirdi. Çalışmayı yürüten ekibin üyelerinden Elektrik Elektronik Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi Alper Şişman, "Kan alma yöntemi, bol miktarda cihaz gerektiriyor, ayrıca sonuç almak için en az 2 saat beklemeniz lazım, bu süreyi 5 dakikaya indireceğiz" dedi.
Marmara Üniversitesi ile İstanbul Gelişim Üniversitesi'ndeki mühendisler, 2 yıldır üzerinde çalıştıkları RNA izolasyonunda kullanılacak akustik tabanlı mikroçip projesinin deney aşamasına geçti. Mikroçip sayesinde başta kan zehirlenmesi (sepsis) ve kanser olmak üzere pek çok hastalığa hızlı teşhis konabilecek.
Projenin detaylarını ve hedeflerini anlatan Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden Elektrik Elektronik Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi Alper Şişman, ses dalgalarını kullanarak çalışan mikroçip ürettiklerini söyledi.
Dr. Öğr. Üyesi Şişman, "Mikroçip, üzerine konulan kan damlasını mikro titreşimler üreterek önce seçiyor, sonra parçalıyor. Parçalanan hücreleri ayrıştırıp değerlendiriyor ve RNA molekülünü ortaya çıkarıyor. Akyuvar olarak bilinen lökositler öncelikli hedefimiz, vücudu enfeksiyonlara karşı koruyan bu kan grubunu mikroçiple ayrıştırdıktan sonra hücre zarını patlatıp zarar vermeden içindeki genetik bilgiyi değerlendirecek işlemi yapıyoruz" diye konuştu.
2 SAATLİK İŞLEM 5 DAKİKAYA İNECEK
Kanser ve sepsis gibi hastalıkların teşhisini hızlandırıp erken müdahale şansı tanıdığını anlatan Dr. Öğr. Üyesi Şişman, "Mikroçip sayesinde aldığımız kan veya herhangi bir vücut sıvısı örneğinden çok kısa sürede sonuç alıyoruz. Hali hazırda hastaneler, klinikler ve laboratuvarlarda kullanılan kan alma yöntemi, bol miktarda cihaz gerektiriyor, ayrıca sonuç almak için en az 1- 2 saat beklemeniz lazım, bu süreyi 5 dakikaya indireceğiz. Teşhis koyması sorunlu ölümcül hastalıklarda da bu çip kullanılabilir. Örneğin kanser veya halk arasında kan zehirlenmesi olarak bilinen sepsis hastalığını çok kısa sürede ortaya çıkarabilir. Mikroçiple hastaya erkenden müdahale edilmesini sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
BİR DAMLA KANLA AYNI SONUÇ ELDE EDİLECEK
Dr. Öğr. Üyesi Şişman, "Günümüzde cihazların çalışabilmesi için kişilerden 10-20 mililitre kan almak gerekiyor. Kan örneği alma işlemi özellikle çocuklar için sıkıntılı bir süreç. Ürettiğimiz cihazla parmaktan 20 mikrolitre yani bir damla kan örneği alarak aynı sonucu elde edebileceğiz. Laboratuvar testlerini tamamladık, sonuçlar çok olumlu. Ayrıştırıcı ve hücre parçalayıcı sistemimiz güzel çalışıyor" dedi.
"KİMYASALA GEREK KALMAYACAK"
1,5 yıl içerisinde çalışır vaziyette bir prototip ortaya koymayı hedeflediklerini söyleyen Şişman, "Seri üretime geçtikten sonra önceliğimiz klinikler, hastaneler, laboratuvarlarda mikroçiplerin kullanılmasını sağlamak. Şu anda hücre parçalamak için yurt dışından getirilen birçok kimyasala bu cihaz sayesinde gerek kalmayacak, ülke ekonomimize de büyük katkı sağlayacak. Kimyasallar, hücreyi parçaladıktan sonra ortaya çıkan değerli materyale zarar verip, verimimizi düşürebiliyor. Mikroçiple, ses dalgaları kullandığımız için hedef molekülüne zarar vermeden daha hızlı, verimli ve etkili sonuç alacağız" diye konuştu.
DÜNYA GENELİNDE ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
Dünya genelinde bu alanda çalışmaların devam ettiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Alper Şişman, "Bazı uygulamalarda bizimkine benzer mikroçipler de kullanılıyor ama bizim kullanacağız alanda dünya genelinde kullanılan mikroçip yok. O yüzden fikri mülkiyeti hakları için girişimlerde bulunuyoruz" dedi.
DENEY YAPILDI
Çalışmayı yürüten ekibin başında bulunan İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden Biyoteknolojist Abbas Ali Husseini ise, "RNA izolasyonunda kullanılacak akustik tabanlı mikroçip üretmeyi planlıyoruz. Kimya, elektrik, elektronik, biyoloji gibi farklı alanlardan uzman kişilerle çalışıyoruz. Maya ve hayvandan aldığımız kan hücresiyle deney çalışmalarımızı yapıyoruz. Bugün yapacağımız deneyle mikroçipin ses dalgalarıyla hücreleri parçalanmasındaki etkinliğine bakacağız" diye konuştu.
MADDİ DESTEĞE İHTİYAÇLARI VAR
Genetik veya klinik laboratuvarlarında RNA ile yapılacak bütün analizleri mikroçiple, daha hızlı, az örnek hacmiyle ve az maliyetle yapılacağını vurgulayan Husseini, "Cihaz sayesinde sahada, hasta başında laboratuvara gerek kalmadan analizler yapılabilecek. Şu anda aldığımız sonuçlar bizi mutlu etti, iyi gidiyoruz. Projemizle TÜBİTAK'a başvuracağız, maddi desteğe ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
Mikroçipin üretim aşaması tamamlandı, deney çalışmaları devam ediyor. 1,5 yıl sonra seri üretime geçilip, piyasaya sürülmesi hedefleniyor.
https://www.haberler.com/turk-muhendisleri-gelistirdi-kan-sonucunu-5-13742958-haberi/
Ericsson, 5G tüketici pazarının 2030 yılına kadar 31 trilyon USD’ye ulaşacağını tahmin ediyor;
Ericsson (NASDAQ: ERIC) ConsumerLab’ın hazırladığı yeni “5G Tüketici Potansiyelinden Faydalanma” raporuna göre 5G tüketici pazarı 2030 yılına kadar dünya çapında 31 trilyon USD’ye ulaşabilir. Rapora göre iletişim servis sağlayıcılar 3,7 trilyon USD kazanç elde edebilir. Bu rakam, yeni dijital hizmet fırsatları ortaya çıktıkça daha da artabilir.
İletişim servis sağlayıcılar, 5G kullanım senaryolarını genişleterek ve paket halinde sunarak sadece dijital hizmetlerden elde ettikleri geliri 2030 yılına kadar 131 milyar USD’ye kadar artırabilir. Bu gelir tahminlerinin yaklaşık yüzde 40’ını 5G ağları üzerinden sunulan video, artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR) ve bulut destekli oyunlar oluşturuyor.
Rapora göre, en başta oyunlar olmak üzere alışveriş, eğitim, uzaktan çalışma ve üretkenlik gibi alanlardaki kapsayıcı medyaya yönelik tüketici harcamalarının yarısından fazlasını artırılmış gerçeklik hizmetlerine yapılan harcamaların oluşturacağı öngörülüyor.
Araştırma sonucunda elde edilen temel bulgular, tüketicilerin 5G hizmetlerini satın alma isteklerini COVID-19 salgınının nasıl etkilediğini de içeriyor. 2019’un başlarında tüketicilerin yüzde 20’si 5G hizmetlerini satın alma konusunda istekliydi. Ancak yıl sonunda bu rakam yüzde 10’lara kadar düştü. Bununla birlikte, dünya genelinde 5G hizmetlerini ilk kullanmaya başlayanların yüzde 20’si 5G hizmetleri için ücret ödemeye hazır. Rapora göre, 5G’yi erken kullanmaya başlayanlar ekonomik toparlanmaya yardımcı olabilir.
Raporda ayrıca iletişim servis sağlayıcıların tüketicileri 5G kullanmaya proaktif olarak teşvik ederek kullanıcı başına yüzde 34 daha fazla 5G ortalama geliri (ARPU) elde edebileceği öngörülüyor. İletişim servis sağlayıcıları, önümüzdeki 10 yıl boyunca pasif bir yaklaşım benimseyerek tüketici gelirleri yüzde 0,03 sabit gelir artışına kıyasla yüzde 2,7 lik bir bileşik yıllık büyüme hızıyla artırabilir.
Ericsson ConsumerLab Başkanı Jasmeet Singh Sethi, “Ericsson olarak iletişim servis sağlayıcıların ana işi olmaya devam eden 5G tüketici pazarına yönelik ilk defa bir gelir tahmini sunuyoruz. Araştırmamızda, bu pazarın gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak için kullanım senaryosu geliştirme, tarife yeniliği, kaliteli 5G kapsama alanı ve ekosistem ortaklıklarının oynadığı rolü vurguladık. 5G’nin önümüzdeki 10 yıl içinde tüketici hizmetlerine yönelik iletişim servis sağlayıcılarına muazzam fırsatlar yaratacağı açıkça ortada. Devam eden bu yolculukta asıl kazananlar tüketici tekliflerini hızlı ve proaktif bir şekilde geliştiren iletişim servis sağlayıcılar olacak” dedi.
Raporda ayrıca uç bilgi işlem ve ağ bölümleme gibi önemli teknolojilerin servis sağlayıcıların 5G hizmetlerinden elde ettikleri geliri güvence altına almalarına nasıl yardımcı olacağı da vurgulanıyor. Bu gelirler, bulut destekli oyunlar ve artırılmış gerçeklik uygulamaları gibi temel dijital hizmetlerden veya araç içi bağlantı ve ilgili güvenlik özellikleri gibi diğer hizmetlerden elde edilebilir.
Ericsson ConsumerLab, 2019’un mayıs ayında 30’un üzerinde kullanım senaryosunu, kullanıcıların bu senaryolara ilgileri ve bunlara ödeme istekliliklerini içeren bir rapor yayınladı. Yeni 5G Tüketici Potansiyeli raporu, hem servis sağlayıcılar hem de daha büyük BT ekosistemindeki iş potansiyeli tahminleriyle oluşturulan öngörülere dayanıyor.
https://teknorex.com/5g-tuketici-pazari-31-trilyon-dolara-ulasacak/
Bilim İnsanları, Gen Düzenleme Teknolojisi Kullanarak Yeni Bir Kanser Tedavisi Geliştirdi;
Tel Aviv Üniversitesi'nden bilim insanları, kanserle mücadele için gen düzenleme teknolojisi CRISPR'a başvurarak yeni bir tedavi yöntemi geliştirdi. Yapılan ilk denemeler bu yöntemin etkinliğinin fazlasıyla yüksek olduğunu gösterdi.
Bilim dünyası kanserin ölümcül olduğunu tespit ettiği günden bugüne kadar kansere karşı mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Bu ölümcül hastalığa karşı pek çok önemli gelişme yaşandı ve yöntemler geliştirildi. Ancak her şeye rağmen kansere tamamen karşı gelebilen bir tedavi geliştirilemedi.
Tel Aviv Üniversitesi'ndeki bilim insanlarıysa bu konuda yeni bir ilerleme kaydetti. Yeni çalışmalarını Science Advances dergisinde yayınlayan bilim insanları, CRISPR gen düzenleme teknolojisinin yardımıyla bir yöntem geliştirdi. Bilim insanları, CRISPR'ın ölümcül kanseri ortadan kaldırma ihtimalinin olduğunu söyledi.
Kanser hücreleri yeniden aktif olmayacak şekilde öldürülüyor;
CRISPR, normal şartlarda potansiyel olarak zararlı genetik bozuklukları düzeltmek için geliştirilmişti. Ancak bilim insanları, yayınladıkları araştırmada bunun kansere karşı bir çare olabileceğini belirtti. Bilim insanları, 'yeni lipit nanopartikül bazlı dağılım sistemi' ismini verdikleri sistemle kanser hücrelerini hedef alabildiklerini ve bu hücreleri yeniden aktif olmayacak şekilde öldürebildiklerini açıkladı.
Yayınlanan makalede bilim insanlarının geliştirdikleri yeni sistemin nasıl çalıştığına da değinildi. Buna göre bilim insanları, basitçe anlatmak gerekirse nanopartikülleri kullanarak CRISPR enzimi olan Cas9'a mesaj gönderiyor ve enzime kanser hücrelerini hedef aldırıyordu. Aynı mesajda enzimden 'moleküler makas' olması ve hücrenin DNA'sını kesmesi isteniyordu.
Bilim insanları, sistemin en yüksek ölüm oranına sahip iki kanser türü olan glioblastoma ve metastatik yumurtalık kanserini hedef alarak kanıtlamaya çalıştı. Fareler üzerinde yapılan deneyde yeni CRISPR yönteminin hayatta kalma oranını iki katına çıkardığı görüldü. Üstelik bu yalnızca tek bir tedavinin verdiği sonuçtu.
Makalenin yazarlarından Profesör Dan Peer, yaptığı açıklamada bunun bir kemoterapi olmadığına, yan etkisinin bulunmadığına ve kanser hücresinin bir daha aktif olmayacak şekilde öldürüldüğüne dikkat çekti. Bilim insanları, ilerleyen dönemde CRISPR sisteminin diğer hastalıklar üzerindeki etkisini de inceleyecekler.
Heyecan verici gelişmeleri duyurmaya devam edeceğiz.
Ve olan oldu ;
Vizontele filminde Deli Emin'in söylediği bir söz vardı''Şerrefsizim benim aklıma gelmişti''işte yıllardır yok uçan arava yok uçan uçak gemisi diye konuşurken el oğlu bizim konuştuklarımızı hayata geçirdi ve yaptı;
Ağustos ayında sizlerle Japonya’da uçan arabaların artık gerçek olacağına dair haberimizi paylaşmıştık. Japonya’nın en yeni uçan araba girişimlerinden biri olan SkyDrive, 100 km hıza ulaşabilen, onlarca kilometre menzile sahip, yaklaşık bir araba büyüklüğünde olan iki kişilik şık bir uçan araba üretmişti.
Şimdi de uzun yıllardır hem havada hem karada kullanılabilen bir araba geliştirmeye çalışan Prof. Stefan Klein ve kendisinin kurucusu olduğu Slovak şirket Klein Vision, bu hayale ulaşmaya çok yakın.
Klein Vision, 3 dakikadan daha kısa bir sürede bir arabadan bir uçağa dönüşebilen uçan arabasını önümüzdeki yıl piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Slovak şirket tarafından ”Air Car” ismi verilen taşıt, havacılık sertifikalarını tamamlayabilmek için 50 saatlik test uçuşlarına şimdiden başladı.
1.100 kilogram ağırlığında olan araç, iki yolcu kapasitesine sahip ve 200 kilograma kadar da yük taşıtabiliyor. Ancak şirket şimdilik BMW motorununa sahip olan AirCar aracını ileride, en yüksek hava hızına ulaşabilmek için Güney Afrika’da başlatılan ve yeni bir girişim olan Adapt Airmotive‘in sertifikalı bir uçak motoruyla değiştirmeyi planlıyor.
Biz düşünmeye devam ede duralım yakın zamanda millet Uranüs'e gidecek biz hala uçak gemisi diye sayıklamaya devam edeceğiz.
https://pazarlamasyon.com/klein-vision-ucan-arabasini-gelecek-yil-piyasaya-surmeyi-amacliyor/
Motor1.com sitesinden Şafak Soysal'ın yazdığı makaleye göre.
Hyundai Motor Group, 2025 yılına kadar tamamen elektrikli güç ünitesine sahip 23 farklı model çıkarmayı planlıyor ve bu ürünler, yepyeni bir EV platformundan yükselecek. Koreli üretici, E-GMP adı verilen modüler platformu dün tanıttı.
B ile D segmenti boyutları arasındaki otomobillere ev sahipliği yapabilen E-GMP altyapı mimarisinin 500 km'ye kadar menzil sunması beklenirken bu platformdan çıkacak olan performans odaklı EV'ler 100 km/h sürate 3.6 saniyede ulaşabilecek.
E-GMP platformunu kullanan ilk otomobil, 2021'de piyasaya sürülmesi beklenen Ioniq 5 olacak. Markanın elektrikli araçlara özel kurduğu yeni alt markası Ioniq'in ilk temsilcisi 5'in ardından E-GMP platformunu yepyeni tasarıma ve "heyecan verici bir güç ünitesine" sahip bir KIA modelinde göreceğiz.
Lüks ürünlere odaklanan Genesis de Tesla Model 3'ten Model S'e, BMW iX'ten Audi e-tron Sportback'e kadar her şeyle mücadele etmeyi planladığı EV ailesi için E-GMP mimarisini kullanacak. Batarya kapasitesi açıklanmasa da E-GMP'nin destekleyeceği en yüksek gücün şimdilik 447 kW (608 bg) olduğu belirtildi.
E-GMP platformunun aynı zamanda hem yüksek performans hem de verimli yapısının temeli modüler batarya sistemine dayanıyor. Tabana yerleştirilen sandviç tip batarya hücreleri farklı araç boyutlarına göre uzatılıp genişletilebiliyor; böylece aynı platformdan daha fazla menzil ya da daha fazla performans elde edilebiliyor. Standart olarak arkaya konumlanan tek bir elektrik motorunu besleyen batarya, bazı modellerde ön tekerleğe de güç ileterek dört çeker sistemini de destekleyebilecek.
Hyundai platformu yer kullanımında da oldukça başarılı görünüyor. Elektrik motoru, şanzıman ve invertörü tek bir yapıda toplayan kompakt güç ünitesi şasinin alt kısmına yerleştirilerek ağırlık merkezini de aşağı çekiyor. Ön ve arka güç ünitelerini bağlayan bir aks düzeni olmadığı için tabanın düz tutulması iç hacme pozitif etki ediyor. Tabii geleneksel içten yanmalı motorun olmayışı üzerine Hyundai mühendisleri klima elemanlarını olabildiğince öne taşıyarak kabinde daha da fazla alan kazanmış.
Bu modüler yapı, başta söylediğimiz gibi E-GMP platformunun birbirinden çok farklı otomobillere ev sahipliği yapmasını sağlayacak. Koreli markanın yöneticileri Venue, Tucson ve Santa Fe modelleri ayarında otomobillerin rahatlıkla platformdan çıkabileceğini ve daha da büyük olan KIA Telluride/Hyundai Palisade gibi seçeneklerin de gelecekte bu düzene sığdırılabileceğini belirttiler. Standart olarak arkadan itiş düzeni sunması ise E-GMP'yi premium araçlara da uygun yapıyor.
Şarj çözümleri
Hyundai Motor Group, E-GMP'nin gelecekte karşılaşılabilecek ihtiyaçlara cevap verebilmesi adına platformun şimdiden 240, 400 ve 800 Volt gerilimli hızlı şarj sistemlerini desteklemesini sağlamış. Koreli üreticinin müşterilerine sunduğu ilk seçenek, ev tipi prizlerde batarya dolumu. 400 Volt gerilimli şarj istasyonlarının Avrupa genelinde yoğunlaştığını hatırlatalım ve 800 Volt hızlı şarj noktalarının da yavaş yavaş artmaya başladığının altını çizelim.
Hyundai, 800 Volt şarj istasyonlarında %80 doluluk oranına ulaşma süresinin yalnızca 18 dakika olduğunu açıklarken sadece 5 dakikada 100 km menzil katkısının da mümkün olduğunu paylaştı.
Batarya dolumunda verimi arttıran detay ise 240 Volt gücü doğrudan hücrelere ulaştıran, 400 ve 800 Volt'ta ise invertör üzerinden bataryaya güç sağlayan çift yönlü özel şarj sistemi olmuş. Yalın bir soğutma sistemine sahip olan şarj sistemi böylece bir yandan ısıl verimi korurken bir yandan da güvenliği elden bırakmıyor.
Güvenlik
Hyundai Motor Group mühendisleri E-GMP'nin imal aşamasında sürücü ve yolcu güvenliğini en büyük öncelikler arasına koymuş. Pasif güvenlik sistemleri arasına yerleşen çapraz braketlerle destekli ön çökme yapısı çarpışma anında kuvvetin daha geniş bir yüzeye yayılarak etkisinin hafifletilmesini sağlıyor. Sıcak preslenmiş çelik yapı üzerine konumlanan araç altı batarya koruma sistemine boydan boya uzanan ekstrüzyon metoduyla üretilmiş alüminyum çıtalar eşlik ediyor.
Kurulan bu yapı sayesinde bataryaya gelebilecek hasarların yanı sıra yükün dağıtılması sayesinde kabindeki yolcuların yaralanması da engelleniyor. Tabii ki otomatik acil durum freni, şerit takip sistemi gibi aktif güvenlik önlemleri de kazaların olmasını engellemeye çalışacak. Şimdilik otonom sürüşe dair herhangi bir açıklama yapılmadı ancak Koreli marka gelecekte E-GMP platformuna bu özellikleri de getirecektir zira Motional Robotaxi adlı otonom araştırma projesinde yer alan markalar arasında Hyundai de var.
E-GMP'nin geleceği
Hyundai, KIA ve Genesis markalarından gelecek EV modellerine dair özel detaylar henüz açıklanmadı ancak Koreli otomotiv devinin 2030'a kadar her bir markasında en az 2 veya 3 elektrikli otomobil sunması bekleniyor. E-GMP platformu, bu planın ilk ve en büyük adımlarından birisi. Hyundai, dayanıklılığı ön planda tuttuğu için model sayısını biraz geç arttıracaklarını ancak uzun vadede yollarda bolca Hyundai Motor Group EV'sinin gezeceğini de kaydetti.
"Pazara süreceğimiz ilk otomobillere büyük talep bekliyoruz ancak Hyundai Motor Group için yüksek kalite en büyük önceliklerden birisidir." diyor altyapı mimarisi gelişim merkezinde yönetici olarak çalışan Fayez Abdul Rahman ve yüksek adetlerde kalite standardının istenilen seviyeye çıkarılması için müşterilerin beklemesi gerektiğini söylüyor.
Ioniq 5 önümüzdeki sene geliyor, KIA'nın henüz ismi belli olmayan gizemli EV modeli ise 2022'de yüzünü gösterecek. Kısacası E-GMP ürünlerini bayilerde yoğun şekilde görmek için 2022 sonu ya da 2023 başı beklenecek diyebiliriz. Koreli markanın bu atılımı biraz sabır istese de uzun vadede birçok başarılı modelin önünü açacaktır.
Bu hafta sonu pandemi önlemleri kapsamında gerçekleşecek sokağa çıkma yasağının duyurulmasıyla birlikte hepimiz şimdiden tüm gün evde ne yapacağımızı düşünmeye başladık. BluTV ise karşımıza güzel bir çözüm ile çıkıyor. BluTV, bu hafta sonunu herkes adına daha eğlenceli hale getirmek için platformunu ücretsiz olarak herkese açıyor.
Yerli video platformunda yer alan özel yapımlar, yüzlerce yerli, yabancı dizi ve film bu hafta sonu herkese ücretsiz olacak.BluTV içerikleri, 4 Aralık Cuma akşamı 21.00 ve 6 Aralık Pazar akşamı 23.59 saatleri arasında herkesin ücretsiz erişimine açılacak.
İzleyicilerin Cuma gününden itibaren BluTV’nin internet sitesinden e-posta adreslerini kullanarak kod alabileceğini belirtelim. Yukarda bahsettiğimiz saat aralığında bu kod aracılığıyla BluTV içeriklerinden ücretsiz bir şekilde yararlanabilirsiniz.
Basın duyurusunda "Bu Hafta Sonu Her Yer Kapalı ama BluTV Açık…" sloganıyla ilerleyen şirket, evde geçirdiğimiz zorlu günleri daha keyifli kılmanın ötesinde önemli bir pazarlama taktiğine debl imza atıyor. Karantina döneminde artış gösteren içerik tüketim alışkanlarını düşündüğümüzde, BluTV'nin şimdiden kullanıcı tabanını genişletmek adına harekete geçtiğini söyleyebiliriz.
Prime Video'nun pazara girişi ve Acun Ilıcalı'nın dijital platformu Exxen'in hazırlıklarıyla Türkiye'deki dijital yayın pazarında rekabet artmaya devam ediyor. BluTV'nin karantina döneminde sunduğu ücretsiz erişim ise rekabette platformu güçlendirmenin en akıllıca yollarından biri.
Hadi yine iyiyiz.Cumartesi pazar blutv'ye doyacağız. :)
Sen birde bizimkileri görsen ah bir görsen ama nerede ? neden göremediğimize gelince bizimkiler koltuğa oturmadan hemen önce rakipleri tarafından nalçaklık olsun diye koltuğa tutkal sürülüyor oturan kalkamıyor kalkamadığı için yediklerini içtiklerini o koltuğa bırakıyor o sebepten zor oluyor geldikleri gibi gitmemeleri.Yoksa bizimkiler öyle bir bırakırlar ki bu anlatılmaz ancak yaşanır.
Corona acayip etti bizi ;
Avukat bir arkadaşın anlattığına göre müvekkili olan beyefendi bir kaç gün önce aramış ve yana yakıla,
-Avukat bey kurbanın olayım beni bu hafta sonuna kadar boşa diye yalvarmış,
-Avukat arkadaşın haklı sorusu ''Acelen ne be Adam''
-Müvekkilin cevabı ise Efsane olacak nitelikte.
Avukat bey Corona neysede ben bu kadın ile bir 14 gün daha karantinada kalamam.
Velhasıl Coronadan çok karısından korkanlar memleketi olduk.
İzmir'den gelmiş bir vatan evladı olarak İstanbul'da yaşamak ayrı bir zulüm trafikte kalmak ayrı bir zulüm.Abicim çok zor ya bu memlekette yaşamak Corona var diye otobüse minibüse binemiyor metro evinin oraya yok diye kullanamıyorsun,aracın var lüzumsuz bir sürü araç trafikte olduğu için kullanamıyorsun ama sorarlarsa dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesinde yaşıyorsun.
Hadi inşallah.
Bu gidişle Ş....m ne zaman isterse o zaman.
4 aralık 2020 beşiktaş-kasımpaşa maçı
Kasımpaşa'ya verilen kırmızı kartın tartışılmaya ihtiyacı yok aksine verilmeyen 2 penaltı var ki evlere şenlik. Maç izlerken taraftar gözlüğünü çıkarıp daha reel gözle maç izlemenizi rica ederim. Dün gece Beşiktaş futbol takımı hakkı ile bir galibiyet almış hakeme rağmen kazanmıştır.
Tebrikler Beşiktaş.