Neler oluyor
- avantaj bilişim (1)
- weble gelsin zetta (4)
- mehduh bayraktara göre , ysk üyelerinin müebbet ile yargılanma ihtimali (14)
- grand ısias otel (6)
- ali babacan (11)
- fenerbahçe en son şampiyonlar ligi'ne katıldığında... (1)
- mcdonald's da patates dürüm satılması (5)
- karnesini öğretmeninin önünde yırtan öğrenci kimin eseri (24)
- altılı masa'da seçimin kaybedilmesine sebep olabilecek 3 temel sorun ne olabilir. (8)
- haluk pekşen'in göz göre göre ölüme gidişi (9)
- uı/ux alanında kendimi nasıl geliştirdim (3)
- atilla taşın cumhurbaşkanı adayı (12)
- 1 papua yeni gine kinası kaç tl (8)
- şirketlerde eğitim ve kurumsallaşmaya dair (4)
- çetin emeç (5)
- karanlıkların lordu inan kıraç (9)
- barış için müzik vakfındaki taciz skandalı (5)
- hastanelerden alınamayan randevu (1)
- gece yatmadan zeytinyağı içmek (1)
- sabah aç karna türk kahvesi tüketmek (2)
- benzinin 30 tl ye dayanması (1)
- açlık ve yoksulluk sınırı (2)
- uzun bacaklı ingiliz (1)
- abd'nin karanlık tarihinin bir parçası (1)
- 5 haziran dünya çevre günü (1)
- hurma çekirdeğinden türk kahvesi (1)
- bu güne kadar izlediğiniz en iyi belgeseller (2)
- eğitimde fırsat eşitliği (1)
- yağ yakmanıza yardımcı ara öğün kereviz sapı detoksu (1)
- dili doğru kullanmak 3 (2)
- okuma vakti (2)
- incir uyutması (6)
- bu garibin derdi varmış (1)
- ahmed el belhi (1)
- kış geliyor doğalgaz fiyatları uçtu (3)
- antalya seo (2)
- 850’li numaralardan bıktık (14)
duraktainecekvar neler yazmış
kongo nehri dünyanın en derin nehri. derinliği 220 metreden fazladır.
Nehrin uzunluğu 2.716 kilometre olup, kongo yağmur ormanları, dünyanın ikinci rainforest alanı içinden akar.
Zaire Nehri (Kongo nehri) denir ve dünyanın en derin nehri.
Güney Afrika'da Ohrigstad'da, Echo Mağaraları yakınlarında bulunan yabani incir ağacının kökleri 120 metre derinliğe kadar uzanmaktadır, bu uzunluk ona bilinen en derin köklü ağaç unvanını kazandırmıştır.
Dünyanın en derin metro istasyonu, 1960 yılında yerden 105,5 metre derinlikte inşa edilen Ukrayna'nın başkenti Kiev'de bulunan Arsenalna Metro İstasyonuolarak biliniyor.
Yerin 20 mt altında olan bu mezarlık insaoğlunun kazdığı en derin mezarlıklardan biri.. mısır firavunu Tutankamon'un mezarı bile yerin 6 metre altında...
19. yüzyılda Paris'te mezarlıkların dolması ve çürüyen cesetlerin içme suyunu kirletip halk sağlığını tehdit etmeye başlamasıyla, Paris'in mezarlıklarındaki insan kalıntıları yer altına taşınmaya başlandı.
Aynı dönemde en kutsal içecekler olan süt ve şarabın da kalitesinin bu çürümeler sebebiyle düştüğüne inanılıyormuş.
Yeraltı mezarlarında 6 milyondan fazla kişinin kemiklerinin olduğu tahmin ediliyor. Bu haliyle Paris Katakombu diğer adıyla Yeraltı Mezarları, dünyanın en büyük yeraltı mezarlığı kabul ediliyor.
Bu Mezarlık, yaklaşık 250 kilometrelik bir tünel ağına sahip.
Bu mezarların yalnızca 2 kilometrelik kısmı turistlere açık.
Ziyaretçiler tünele girebilmek için 20 metre aşağıya iniyorlar ve 2 kilometrelik bir alanı gezebiliyorlar.
Paris Yeraltı Mezarlığı bu adresten online olarak ziyaret edebilirsiniz.
Prof. Dr. Mehmet Toner’in geliştirdiği çip sayesinde, 2 milyondan fazla hücreye bir saniyede bakıp kanserli hücreleri teşhis edebiliyor.
Toner yaptığı bir açıklamada; İnsanların kansere yakalandığı için değil, kanserli hücrelerin yayılmasının engellenemediği için öldüklerini söylemiştir.
Dr. Sare Aydın, mezuniyet töreninde uzun süre ayakta alkışlandı ve şunları söyledi:
“Her şey bizim elimizde. Kendimiz değişirsek, her şey değişir aslında. Mezuniyetimi, filmin galasına benzetiyorum. Ben hep ‘yapamam’ diye değil, ‘nasıl yapabilirim’ diye düşünürüm..
Yaşlanmanın belirtileri insana çöktüğü an, biraz da olsa depresif bir hal alırız. Peki size yaşlanmanın artık bir kapatma düğmesi olduğunu söylesek?
San Diego Salk Enstitüsü Profesörlerinden olan Juan Carlos Izpisua Belmonte harika bir çalışma sürdürüyor. Bu çalışma yaşlanma belirtileri olan özellikleri tersine çevirme üzerine. Her ne kadar bu çalışma şuan için sadece fareler için bir müjde olsa da yakın zamanda insanlar içinde yapılabilir.
Belmonte, öncelikle fareleri hızla yaşlandıracak koşullar oluşturuyor. Farelerin ölümünden birkaç gün önce ise hazırladığı ve iksir olarak nitelendirebileceğimiz ilacı farelere veriyor. Sonrasında neler oluyor dersiniz? Fareler hızla iyileşiyor ve daha genç görünmeye başlıyor. Olağanüstü öyle değil mi?
Tabii bu durumun bir bedeli var. Bu tekniği fareler de uygulamak için Belmonte farelerinden hücrelerinde bulunan DNA’nın önemli moleküler işaretleri silmekten geçiyor. Buna da Epigenetik Yeniden Programlanma ismi veriliyor. Bu işleme bir nevi hücreleri fabrika ayarlarına geri döndürme işlemi de diyebiliriz. Fakat tüm organizma bu işlemden geçtiği için kaçınılmaz sonuçlara neden olabiliyor. Yani Belmonte’nin iksirini içen fareler önce genç ve diri görünseler de çok kısa bir süre sonra içlerinde tümörler gelişiyor ve ne yazık ki ölüyorlar.
Yaşlanmanın belirtileri her ne kadar kötü olsa da bu iksiri içtikten sonra ki karşılaşan durumlar ne yazık ki daha kötü. Yaşlanma karşıtı etki ve tümör oluşumuna neden olmak arasında denge kurmak aşırı derecede risk taşıyor.
Bu çalışma muhtemelen erken bir evrede, bu yüzden şuan oldukça büyük riskler taşıyor. Yine de yaşlanmayı durduracak olan sürecin moleküler bir süreç olduğunu unutmamak lazım. Bizler yaşlandıkça hücreler ve dokular zamanla zayıflar. Bunun nedeni ise karmaşık hücresel bakım sistemlerinin işe yaramaz hale gelmesidir.
Tabi kulağa güzel gelen bu çalışmalarda esasen bilim insanları bizi sonsuza kadar genç tutmak istemiyorlar. Amaçları daha sağlıklı ve kendimizi daha iyi hissedecek bir yaşlılık geçirmemizi sağlamak. Bu deney gerçeğe döner mi, yaşlılık belirtileri ortan kalkar mı bilinmez ama, düşüncesinin bile hoş olduğu söylenebilir. gelecek neleri gösterecek bekliyoruz..
Sovyetler Birliğinin desteğiyle kurulmuş olan Doğu Türkistan Cumhuriyetinin Çin tarafından 1949 yılında ilhak ve işgal edildi. ve halen Çin işgali altında.. Doğal olarak ayrılıkçı bazı hareketler mevcut. ancak Çin devleti bölgeyi işgal ettikten sonra günümüze kadar sistematik olarak dini ve etnik asimilasyon uygulamakta.. ve dünya son zamanlara kadar sessiz kalmakta idi..
Şimdi bazı devletler ki maalesef bir çoğu Müslüman olmayan devletler ses çıkarmaya başladı ancak Türkiye en sessiz kalan devletlerden biri durumunda..
Öyle ki 1953 nüfus sayımına göre Doğu Türkistan'da nüfusun %75'ini Uygurlar, %6'sını ise Han Çinlileri oluşturmaktadır. 2000 yılına gelindiğinde ise nüfusun %40.57 si Han Çinlisi, %45.21 i ise Uygurlardan oluşmaktadır. Elli sene gibi kısa bir süre içerisinde bölgedeki bu demografik değişikliğin ana sebebi Çin tarafından bölgedeki Uygur nüfus oranını azaltmak ve Çinli oranını arttırmak için izlenen politikalardır. ve bu politikalar çok büyük oranda erkekleri işkencelerle öldürmek ve Müslüman kızlarımızı aileleri ile tehdit ederek Çin'li erkeklerle evlenmek zorunda bırakmalarıdır..
Allah Çin'in belasını versin.. ona sessiz kalanlarında..
Kaznuk denen kişi eşini yazar yapmış öyle mi bende bu muhabbet başka torpiler için konuşuluyor sandım.. ama normal bee artık bu memlekette malum millet oğlunu kızını eşini baş danışman yapıp yüksek maaşlar alıyor.. tam kabile devleti olduk..
Benim bildiğim bir Zola var oda Chelse'li Gianfranco Zola ;)
Ekşi yönetimi torpil iddaları içinde çalkalanırken birde keyfi uygulamalara imza atıyorlarmış..
Uzun uğraşlar ve emek sonucu yazar olanları tekrar çaylaklık pozisyonuna düşürüyorlarmış.. Amaç ve niyet ne anlamış değilim.. bende arada yazıyorum ama çok kalitesiz bir yönetim anlayışı olduğu belli..
Tabi 2010 da sanırım mütekabiliyet kanununu bozdular ve yabancıya sınırsız mülk edinme hakkı verdiler.. aslında bugünü değil 20-30 yıl sonrasını planladılar.. Türkiyeyi yeni Filistin yapma amacındalar..
İbrahimov, 7 Şubat 1988'de Aliabad'ta doğdu. 1994 yılında Aliabad köyü Şehit M. Piriyev İlkokulu'nda başlayıp 2005 yılında lise öğretimini tamamladı.
Aynı sene askerî görevini yapmak üzere hizmete alındı. Askerî hizmetini, Azerbaycan İçişleri Bakanlığına bağlı Özel Kuvvetler Birliğinde sürdürdü. 2007 yılında askerî hizmetini Çavuş rütbesiyle tamamladı. Bir müddet sivil işlerde çalıştıktan sonra 2009 yılının Ağustos ayında Astsubay Çavuş oldu.Terter kazasının askeri birliklerinden birinde hizmet etmiştir.
19 Haziran 2010 tarihinde gece saat 23.30 civarında Mübariz İbrahimov, kimseye haber vermeden, sadece "Şehit olursam üzülmeyin. Vatan sağ olsun." diye bir mektup bırakarak tek başına 1 km mayın döşeli sınırı aşarak, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin bulunduğu karakola baskın düzenledi. 45 Ermeni asker ve subayını öldürdü. Ermeni destek kuvvetleri ile 5 saat, Ermeni silah ve mühimmatını kullanarak çarpıştı ve sabaha karşı hayatını kaybetti.
Şimdi bunu bazı Ermenilere okutmak ve tepkisini ölçmek gerek.. doktoru haklı bulanları da oracıkta aynısını yapmak gerek..
Birde dünya acaba ne düşünüyor.. bu tür argümanları daha sık kullandırmak gerek, ki şerefsizlerin ağzı kapansın..
Türk ve Azeri istihbaratı o o..ç'nu yakalayamadı mı daha... yazıklar olsun..
Dünya da şuan 10 ülkenin uçak gemisi mevcut..
Bunlar sırası ile;
ABD : 11 adet Çin: 2 İngiltere: 2 Hindistan: 1 Rusya: 1 İtalya: 2 Fransa: 1
Tayland: 1 Brezilya: 1 İspanya: 1
Türkiye'nin de yakın zaman da hayata geçirilen ve yakın zamanda donanmamıza teslim edilecek TCG Anadolu adlı uçak gemisi projesi mevcut. Egede ki son gelişmeleri düşünürsek zamanlaması çok iyi ancak yeterli olmaya bilir.. bundan sonra ki adım daha büyüğünü üretmek olmalı..
Evet yaa Barış Özcan'dan dinlemiştim.. ama çok reel gelmedi.. yani bireysel kullanıma indirgeyebileceklerini sanmıyorum..
Valla iyi çocukta yapar bizim kitle.. hemde patır patır.. amam mesele yapmakta değil bakabilmek ve yetiştirebilmekte..
Hakikaten enteresan bir ülke ve anlayışımız var..
Hiç güvenilir olmayan bilgi paylaşımlarına rağmen 350bin e yakın vaka belirlenmiş, 8bin in üzerinde ölüm yaşanmış ki bu rakamların çok çok daha fazla olduğu söyleniyor ve bazı sağlıkçılar tarafından da biliniyor.
Ancak bu tabloda bile ülkenin başkanı dünya da corona süreci ile ilgili 'Salgından en az etkilenen etkilenen 3. ülkeyiz' dedi, dalga geçer gibi..
Takdir elbet bizim ve sizin..
o zaman kışlıkları yığmaya başlayalım.. demek neymiş dünyanın sonu artık yakın.. insan eliyle her şeyi tüketip yıkmaya devam ediyor.. ve kıyamet yaklaşıyor..
Ermeni bir insan ile normal bir anlayışta ise derdimiz olamaz.. sadece ermeni devletinin ve diasporanın saçma ithamlarına kanarak aynı ideolojiye sahip ise işte o zaman bu toprakların düşmanıdır.. iyi niyet gösterilemez..
Tarihte geçmişte ve karşılıklı bir çok dram yaşanmış, Avrupanın ve Rusyanın kışkırtması ile ayaklanan bir azınlık devlet iddasında bulunarak ki haklıdır ancak bu onbinlerce insanı katletme hakkı vermez ve ermeni çeteler bunu yapmıştır.. tabi yokluk ve sorunlu yıllar ayrıca bunca acının içinde bilenen insanlar da ermenilere karşı eylemlerde bulunmuştur ama bunu art niyetle dünya ya bir devlet politikası gibi sunup soykırım iddasında bulunmak acizlik ve ahmaklıktır ve bunun neticesinde Türklere bunca düşmanlığın karşılığını elbet bulacaksınız..
Eğer akıllanmaz ve sulh yolunu seçmez ve Azerbeycana ait toprakları terk etmez iseniz bunun bedelini canınız ile ödersiniz..
Üç tarafı dezinlerle çevrili ülkemde bir balık 22 tl den satılıyor hemde halk pazarında.. muhtemelen daha lüx semtlerde 30 tl ye kadar çıkar palamutun fiyatı.. Allah sizi bildiği gibi yapsın.. 4 kişilik yetişkin bir aile en az 3 balık yediğini düşünürsek salata vs. ile birlikte bir akşam yemeğinin maliyeti 100 tl.. oda en iyi ihtimal ile bunun 125 tl ye kadar yolu var..
Haftada bir yendiğini düşünürsek 4 haftada maliyet 500 tl ye yakın yapıyor oda ayın sadece 4 günü için 500 tl cebinden çıkan vatandaş artık diğer günler ekmeği suya banar yer,
19.09.2020 ve dolar dün geceden beri 7.5 tl sınırını geçmiş durumda.. şuan 7.54 seviyesinde ama iktidar ortağı mhp nin başındaki devlet bey doktorlara taktı ve Türk Tabipler Birliği kapatılsın deyip gündemi değiştirdi..
Açıklanan rapora göre: 4 kişilik bir ailenin Açlık sınırı 2 bin 401, yoksulluk sınırı 8 bin 304 lira, asgari ücret 2 bin 324 lira.. tıkla gör
Vay memleketim vay bırakın yoksulluğu, açlık sınırının altında asgari ücrete mahkum edilen bir toplum.. ve iktidar vur patlasın çal oynasın.. sizi Allaha havale ediyorum. ama Rabbim bu dünya da bize de göstersin süründüğünüzü..
20 Kasım 1942 tarihinde Pensilvanya, Scranton'da Mary's hastanesinde doğdu. Babasının adı Joseph Robinette Biden Sr., annesinin adı ise Catherine Eugenia Finnegan'dır. Valerie, James Brian, Francis W. Adlarında 3 kardeşi vardır. 1953 yılında ailesi Delaware, Claymont’a taşındı. İlkokul, ortaokul ve liseyi Claymont'da okuyarak 1961 yılında mezun oldu. 1965 yılında Delware Ünivesitesi'nden siyaset bilimi üzerine eğitim alarak mezun oldu. Ardından Syracuse Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyarak avukat olarak 1969 yılında mezun oldu. Wilmington hukuk firmasında çalışmaya başladı.
3 Ocak 1973 tarihinden beri Delaware eyaletini ABD Senatosu'nda temsil etmekteydi. 2008 ABD başkanlık seçimleri'nde Demokratik Parti'den başkanlığa adaylığını koydu ancak 3 Ocak 2008 tarihinde yapılan Iowa ön seçimlerinde başarısızlığa uğraması nedeniyle adaylıktan çekildi.
23 Ağustos 2008 tarihinde Demokratik Parti'nin Başkan adayı Barack Obama tarafından Başkan Yardımcılığına aday gösterildi. 4 Kasım 2008 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerini Demokratik Parti kazandı. 20 Ocak 2009tarihinde devlet başkanlığına seçilen Obama'nın yanında ABD Başkan Yardımcısı olarak göreve başladı.
Şuan için ABD'de Trump'tan sonra ki en güçlü aday ve yapılacak ilk seçimi kazanması halinde Suriye'de savaş başlatacağını ilan etti..
dünyanın en uzun ve en derin demir yolu tüneli
İsviçre Alp Dağları'nın altından geçen, 57 kilometre uzunluğa ve 2 bin 300 metre derinliğe sahip dünyanın en uzun ve en derin demiryolu tüneli Gotthard Base 2016'da açıldı..