Neler oluyor

Bilim ve Teknoloji#

Yaa başlığı söyleyemiyorum bile.. aşkın nörobiyolojisi ni bilmem ama benim biyolojime çok iyi geldiğini biliyorum.. Aşk ve para mı diye sorsanız her ikiside derim ama birini seçmek zorundaysam para derim çünkü para gelince aşkta büyük ihtimal gelir ama günün sonunda illaki aşk gerek insana.. eğer aşk olmayacaksa neyleyim parayı.. ;)  bilmem anlatabildim mi?

  • Ruminasyon tekrarlayıcı bir şekilde düşüncelerin zihinde dönüp durması ya da olumsuz içerikli zihinsel uğraş olarak tanımlanmaktadır. Bu durum bireyin problemlerini çözmesine engel olabilir. 
  • Ruminatif yatkınlıkları olan kişiler  

1. Başarılarını küçümserler ve hatalarını abartırlar.

2.Yaşamlarının büyük çoğunluğunun olumsuz olaylarla dolu olduklarını düşünürler.

3. Sosyal ilişkilerde sıklıkla problem yaşayabilirler.

4.Sürekli mevcut sorunları ve nedenlerini düşünüp çözmek adına herhangi bir girişimde bulunmazlar.

5. Bu olumsuz düşünce durumu bazen haftalar ve aylarca sürebilir. 

6. Hayata dair devamlı karamsar bir bakış açıları vardır.

PEKİ  NASIL ÖNLENİR?

  • Fark Etmek

Fark etmek durmanın ilk adımıdır. En basit haliyle, geçmişte yaşadığımız olumsuz bir olayı günde 5 defadan fazla düşünüyorsanız ruminasyon yapma olasılığınız yüksek demektir.

  • Analiz Etmek

Hangi konuda daha çok ruminasyon yapıyorsanız aslında o olayın altında sizi rahatsız eden huzursuz eden duyguyu bulmaya çalışın. En büyük korkunuz ne? Kovulmaktan mı korkuyorsunuz yoksa terk edilmekten mi ya da başkalarının önünde küçük duruma düşmekten mi? En kötü senaryoyu düşünün. Kendinize iki soru sorun; En kötü ne olabilir? ve Bununla başa çıkabilir miyim? Bu soruların cevabını düşünmek çoğu zaman tekrar eden olumsuz düşüncenizin etkisini azaltmaktadır.

  • Ne olurdu? Sorusundan vazgeçmek

Geçmişte başımıza gelen olumsuz olaylarla ilgili '' olmazsa ne olurdu?'' ya da '' daha farklı olsa ne olurdu?'' gibi geçmişi değiştirmeye yönelik düşüncelerle zaman ve enerji kaybetmeyin .Geçmişi değiştiremezsiniz ama geçmişe dair algınızı değiştirebilirsiniz.

  • Kişiselleştirmekten vazgeçmek

Neden  ben? sorusunu sormayı bir kenara bırakın. Hayat iniş ve çıkışlarla doludur. Yaşamın dört mevsim olmasının bir nedeni ve güzelliği olduğunu kendinize hatırlatın. Ve kendinizi sevin

  • Sosyalleşmek

Yalnız kalmak devamlı kendinizi dinlemenize sebep olabilir. Sağlıklı bir sosyal hayat ve paylaşım düşüncelerinizden uzaklaşmanızı sağlar 

  • Çözüm olarak 

Ruminasyonu tetikleyen durumlardan uzak durmak, örneğim; kahve içerken tek başınıza değil bir arkadaş ortamıyla ya da arkadaşınızla sohbet eşliğinde içmek, sabah uyandığınızda veya akşam yatağa yattığınız zaman tavanı seyrederek geçmişe dalmak yerine, yatmadan öncede 1 büyük bardak süt için sabahta hemen kalkın enerji dolu bir müzik açın ve dans edin.

Aktif baş etme becerilerini öğrenin.(Mizah, iletişim becerileri, atılganlık, duygu düzenleme, eleştirel düşünme ve düşünme stratejileri )Öğrenmiş olduğunuz bu becerileri muhakkak uygulayın. Lakin olmuyorsa psikolojik destek alın...




  • Aşık olunan kişinin resmine bakıldığında veya aşık olunan kişi görüldüğünde beyinde dört alan uyarılır. Bunlar Medial insula, anterior sinquat, hipokampus ve striantumdur. Uyarılan alanlar göz önüne alındığında, aşkın coşku durumu oluşturması boşuna değildir. Bu merkezler dopaminin, yani beynin ödül, tutku ve bağımlılıkla ilişkili nörokimyasalının yüksek çoğunlukta olduğu alanlardır. Dopaminin yanı sıra aşk ile ilişkili diğer nörokimyasallar, oksitosin ve vazopressindir. Oksitosin ve vazopressin, bağlanmada önem taşıyan hormonlardır. Bu kimyasallar beyinde hipotalamustan salgılanır. Kokain, alkol, uyuşturucu, sigara gibi bağımlılık yapan maddeler kullanıldığında da bu alanlar aktif hale gelir. Dopamin artar '' Anlatılmaz mutluluk duygusu '' yaşanır
  • Aşk ile birlikte beyinde sadece kimyasalların artışı ve bazı alanlarda aktif hale gelmesi gözlemlenmez. Artan dopaminle birlikte serotonin miktarı düşer. Serotonin temel olarak uyku ve iştahı düzene koyan bir nörokimyasaldır. Bu nedenle aşık kişi uyuyamaz, yemeden içmeden kesilir. Serotonin azalması durumunda görülen hastalıklardan biri obsesifkompulsif bozukluğu yani takıntı hastalığıdır. Aşk ile beyinde kortikal ve subkortikal yapılardaki aktive artışı, amiqdalada bir aktive azalması ile karşılanır. Korkutucu durumlarda amiqdala aktiftir. Aşık olan kişinin amiqdalası devre dışı kalır. Bu da aşığı korkusuz ve cesur yapar. Frontol ve temporal alanlarda negatif duyguların oluşumu ile ilgili alanlarda da aktive azalması izlenir. Bu aşk kişilerden çok sık duyduğumuz '' Ne yaparsa yapsın kızamıyorum ona, bırakamıyorum'' söylemini  doğurur. Aşık kişinin karşısındakinin olumsuz yönlerini görmeme sebebi tam da budur....

Peki bunu daha bilimsel bir yaklaşımla günümüz insanının eğitimi noktasında nasıl pratiğe dökeriz.. örneğin ben yeni bir dil öğrenmek istiyorum.. hangi yöntemle çalışmalıyım ki bir noktada çalışmayı yarım bırakayım ve bende merak uyandırsın ki unutmak zor olsun.. 

Bu yukarıda bahsedilen yönerge sanırım sadece anlık olarak zihinsel faaliyetlerin aktif olduğu ve sürecin devam ettiği aksiyonlar içinde gerçekleşmesi mümkün bir etki, bu gibi durumlar dışında gündelik yaşama adapte edilebilir ve uygulanabilir bir süreç değil.. ama ben arkası yarın prensibini yıllardır dizilerde zaten görüyorum ve böyle bir etkinin varlığını şuan duydum ve doğru bir etki olduğunu söyleye bilirim.. 

Bu etkiyi keşfeden TV ciler dizi ve sinema gibi rutin izlenen programlar ile izleyicinin bilinç altını diri tutmak adına uyguladığı ve insanları ekranda tutmak adına algı sömürüsüne yol açtığını düşünüyorum. 

  • Arkası yarım
    bir şeyin yarıda kesilmesi bitmesinden daha çok akılda kalır.
    bu deney zeirganik denen bir beyefendinin eseridir. bu beyefendi garsonları gözlemliyor. garsonlar siparişi getirene kadar akıllarında çok iyi tutuyorlar neler istenildiğini ama sipariş geldikten sonra bırak siparişi adamı bile unutup gidiyorlar ve zeirganik diyor ki: demek ki yarım kalmış ,devamı olan, arkası yarım olan bir şeyi hatırlamak daha çok akılda kalıcı diye tespit etmiştir. insanlarda devamı ne olacak hissi gerçekten çok merak uyandıracak bir histir. genelde dizilerde yapılır. tam ana karakter balkondadır ve bıçaklı bir gölgenin ona yaklaştığı vakit biri aşağıya düşer. şimdi bu durum kim öldü? ya da öldü mü ? ana karakter yaşıyor mu ? düşman kim? gibi sorular oluşur ama maalesef devamı haftaya... v e bu sorular zihni şimdi ne olacak diye düşünmeye zorlar. insan geleceği ile ilgili bütün meseleleri bilse şuan ki gibi yarın ne olur? gelecekte ne olacak? demez zihin uyanık kalmaz. hatta cennetini cehennemini görür ve ömrünü bir koltukta geçirir. yani dostlar zihnin çalışabilmesi için bu etki gereklidir.

Ürettiği bir çok fikri projeye dökme ve elindekini avucundakini o projelere aktarma becerisi olan ender kişiliklerden birisi Kadir YILDIRIM,

Son zamanlarda herkesin geliştirdiği fikri ve projeyi kendine saklamak için uğraş verdi günümüzde o projelerini paylaşmaktan asla çekinemedi.
Hatta kimilerine bunu beraber yapalım veya sen yap ben seni destekliyeyim diyecek kadarda cömert ve iyi kalpli,
Kendisine yapılacak ihanet için bile İLAHİ ADALET kavramına sığınacak kadar temiz !

Eskilerin tabiriyle ALLAH'IN EĞRİSİNİ DOĞRUSUNA DENK GETİRİP UTANDIRMADIĞI, EMEKLERİNİ ASLA ZAYİ ETMEDİĞİ KULLARINDAN BİRİSİ Kadir YILDIRIM.

Hiç kimse seni anlamasa, ürettiklerinin değerini bilmese, kendince ne gerek var boşuna uğraş bunlar dese bile sen her daim başarılı ol ve yeni projeler üret İNŞALLAH KADİR YILDIRIM....

Kadir YILDIRIM tarihteki bir çok icatçı kişiliğin günümüz versiyonu gibi !

Her daim bir şeyler üretmenin derdinde, çoğu zaman NE GEREK VAR CANIM SENDE bakışlarına ve yorumlarına maruz kalsa da biliyoruz ki tarihte bir çok değerli bilim adamı ve mucitin değeri yüzyıllar sonra anlaşılmıştır.

Umarım değeri bu dünyadan göçüp gitmeden anılanlardan olur...

Kadir YILDIRIM'ın spor dallarından çok bilişim ve teknoloji sektörüne ilgi duyması sportif projeler üretmesine engel olmaz umarım ?

Sportif alandan projelerde bekliyoruz Kadir bey....

İNOSLAB VENTURES değişimde ve proje üretmede en yeni, ürettiği projeler ile en dikkat çekici, hayata geçen projeleri ile en faydalı olma yolunda hızla ilerleyen girişimci ruh Kadir YILDIRIM tarafından kurulmuş bir GELECEĞE YATIRIM şirketidir.

İnoslab Ventures demek, www.tatava.org'da yazar, www.izinver.net'te meslek sahibi www.whiteses.com'da mail gönderen topluluk,www.kanka.org'da ise gönüllü bağışçı anlamına gelmektedir.Bizi takip etmeye ve desteklemeye devam edin.Pek yakında yepyeni projeler ile yakınlarınızda olacağız.

CB Insights tarafından hazırlanan "State of Healhcare Report Q3 2020 Report” başlıklı rapor; sağlık, tıp, biyoteknoloji, dijital sağlık, girişimcilik, yatırımcılık gibi alanlarda bulunanlar için önemli detaylar içeriyor.

Rapor şu başlıklar altında detaylandırılmış:

* Digital Health

* Women’s Health

* Artificial Intelligence in Healthcare

* Telehealth

* Mental Health & Wellness

* Medical Devices

* Regenerative Medicine

* Clinical Trials Tech

* Health Plans & Benefits Management Collection

Dünya’da bulunan 41 sağlık unicorn’unun (değerlemesi 1 milyar Doları aşan startup’lara verilen isim) toplam değeri 102 Milyar Dolar olarak gösterilmiş. 

Peki dünyanın en değerli sağlık startup’ı hangisi dersiniz?

12 Milyar Dolar değere sahip Samumed.

Samumed’in kurucusu olan Osman Kibar’ı tanımıyorsanız, araştırıp tanımanızı öneririm. 

Adı pek magazin sayfalarında dolaşmadığı için görece az bilinen Osman Kibar, Forbes Türkiye’nin hazırladığı “En Zengin 100 Türk” listesinde son 4 senedir ilk 20’de yer alıyor. Samumed’in yatırımcıları arasında Ali Sabancı’nın da olduğunu ekleyeyim.

Son olarak şu bilgiyi de ekleyeyim ki merakınız biraz daha artsın:

Samumed’in ana çalışma alanı yaşlanmayı durdurmak.

Bir de kellik 😎

Raporun kendisine aşağıdaki Link'ten erişebilirsiniz.

https://www.cbinsights.com/reports/CB-Insights_Healthcare-Report-Q3-2020.pdf?utm_campaign=marketing_campaign_q3-2020_healthcare&utm_medium=email&_hsmi=97531066&_hsenc=p2ANqtz--JBh4SyjyK79hBCaD7HnTtInB0Gh-Tedjc73fFd5ScIWVimmIAvA2QnVvJEMaExULIOFav31kErGnWJ4yXfn6UKJz_wtc3lVcBMY_VXFp7lG8TLzY&utm_content=97531066&utm_source=hs_automation

Kalem yazı yazmak için olmaz ise olmaz icatlardan bir tanesi, düne kadar okullarda kara  kalem olmadan defterlerimize bir şey yazamazken zaman ve dönem öyle bir değişti ki yetişmek nerede ise namümkün.

İşte bu konu ile ilgili olarak yakın zamanda yayımlanan bir yazıyı keyifle okuyalım.

Wacom VR Pen sanal gerçeklik kalemi baskı hassasiyetini algılayarak havada yaptığınız çizimleri aynı şekilde dijital ortama aktarabiliyor. Kalemin testleri yakında başlayacak. 

Sanal gerçeklik sektörü henüz istenen yaygınlığa ulaşamadı ancak kurumsal tarafta yavaş yavaş benimseniyor. Wacom; sanal gerçeklik ile ilgilenen tasarım profesyonelleri için özel bir ekran kalemi duyurdu.

Wacom VR Pen neler sunuyor?

Wacom VR Pen bir tablet veya kağıt üzerine yazıyormuş tecrübesi yaşatmak için tasarlandı. Uç kısımda yer alan tuşa uyguladığınız basınç çizimlerin kalınlığını belirliyor. Yine gövde üzerinde bulunan tuşlar ile farklı kontroller sağlayabiliyorsunuz. 

Havada yapılan her türlü çizimi akıcı bir şekilde bilgisayara aktaran Wacom VR için kask sistemlerine bir entegrasyon gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bu entegrasyonu sağlayan sanal gerçeklik kaskları olacak.

Wacom VR Pen standart grafik tabletler üzerine de yazı yazabiliyor ancak yapısı itibariyle kullanımı biraz zor olabilir. 3D ortamdan 2D ortama geçiş oldukça akıcı. Wacom VR kısa süre içerisinde ortakları ile test sürecine başlayacak.

Kaynak:

https://www.donanimhaber.com/wacom-sanal-gerceklik-kalemini-duyurdu--127443

Teknolojik gelişme  haberlerine devam.


Microsoft, Tek Satır Kod Yazmadan Yapay Zekâ Modeli Oluşturulabilecek Uygulamasını Yayınladı.

Microsoft, tek bir satır kod yazmadan yapay zekâ modeli oluşturulabilecek bir uygulamayı ücretsiz olarak yayınladı. Uygulama, herhangi bir bulut sürücüyle iletişime geçmeden sadece kullanıcıların bilgisayarı üzerinde çalışıyor.

Yapay zekâ ve makine öğrenmesi gibi terimlerle özellikle son yıllarda oldukça sık karşılaşıyoruz. Ancak Microsoft, bu sıklığı daha da artırmak istiyormuş gibi duruyor. Şirket, herhangi bir kod yazmadan insanların makine öğrenmesi modellerini eğitmesine yardımcı olacak ücretsiz bir uygulamanın halka açık ön izlemesini ücretsiz olarak yayınladı.

Windows ve Mac işletim sistemleri için yayınlanan Lobe ismindeki bu masaüstü uygulaması, şu an için sadece görüntü sınıflandırmayı destekliyor. Ancak Microsoft'un planları arasında bunu, diğer modellere ve veri türlerine genişletmek de bulunuyor.

Microsoft'tan ücretsiz yapay zekâ uygulaması:

Uygulama, Lobe'un internet sitesinde şöyle anlatılıyor: "Sadece öğrenmesini istediğiniz şeyin örneğini gösterin. Uygulamanıza yüklenebilecek özel bir makine öğrenmesi modelini otomatik olarak çalıştırır."

Uygulamayı indirdiğinizde yapmanız gereken ilk şey, Lobe'un tanımasını istediğiniz görselleri yüklemek ve etiketlemek. Uygulama, daha sonrasında veri seti için uyumlu bir açık kaynaklı makine öğrenmesi mimarisi seçiyor ve bilgisayarınızda modeli eğitmeye başlıyor. Ayrıca gerçek zamanlı görsel sonuçlarla modelin performansını inceleyebiliyor, tahminlerine geri besleme yapabiliyor ve yanlış etiketlemeleri düzeltebiliyorsunuz.

Yaptığınız eğitimlerden sonra modeller dışarı aktarılabiliyor ve kullanıcıların seçimleri platformuna yüklenebiliyor. Microsoft, ilk kullanıcıların Lobe'u zarar bilgileri tespit eden, eşek arıları gibi arı kovanlarını işgal eden türleri belirleyen ya da garaj kapıları açık kaldığında insanlara uyarılar gönderen uygulamalar geliştirmek için kullandığını dile getirdi.

Lobe'un internet sitesinde buradan ulaşabilir ve indirebilirsiniz. Ayrıca uygulamayı nasıl kullanacağınızı ve makine öğrenmesi modelini nasıl eğitebileceğinizi de yukarıdaki videodan öğrenebilirsiniz.

Kaynak:

https://www.webtekno.com/microsoft-tek-satir-kod-yazmadan-yapay-zek-modeli-olusturulabilecek-uygulamasini-yayinladi-h101296.html




Beklediğim büyük haber buydu.. kulaklılar ne zaman tarih olur diye merak ediyordum bende.. 

O güzelim renklerdeki kulaklıklarımızı tarihin tozlu sayfalarında bırakmamıza az kaldı.

 Pek yakında. 

İşte Detaylar.

Kulaklıkların sonunu getirecek teknoloji: Sesi kulağa ışınlayan hoparlör geliştirildi!

 

Noveto isimli ses teknolojileri şirketi, sesi kulağa ışınlayan hoparlör geliştirdi. Görünmez bir kulaklık takarmışçasına sesi kulağa ışınlayan hoparlör sayesinde kulaklık ihtiyacı ortadan kalkıyor.

Noveto isimli ses teknolojileri şirketi, sesi ultrasonik dalgalar aracılığıyla doğrudan kulağa ışınlayan özel bir hoparlör geliştirdi. Geleneksel hoparlörlerin ve kulaklıkların sonunu getirecek SoundBeamer 1.0 isimli hoparlör sayesinde, kullanıcılar çeşitli kaynaklardan gelen sesleri sanki görünmez bir kulaklık takıyormuşçasına başkalarını rahatsız etmeden duyabiliyor. Ayrıca kişi kulaklık takmadığı için de ortamdaki diğer sesleri net bir şekilde işitebiliyor.

Kulaklık ve geleneksel hoparlörlerin sonunu getirebilir

SoundBeamer 1.0 isimli fütüristik hoparlör, DSP algoritmaları kullanarak ultrasonik dalgalar üretiyor ve 3 boyutlu algılama modulüyle kişinin kulağını gerçek zamanlı olarak takip ederek, dönüştürücü dizisi yardımıyla bu dalgaları havaya itiyor. Karşı taraftaki kişinin kulağının çevresinde ses cepleri oluşturan ultrasonik dalgalar, daha sonra normal akustik dalgalar olarak duyulabilir hale geliyor. Ancak bu sesleri yalnızca hoparlörün menzilindeki kişi duyabiliyor. Kulağa biraz garip gelse de siz bir odada son ses müzik dinlerken, aynı odadaki diğer kişiler hiç bir şey duymuyor.


Bilgisayar, tablet ve telefon gibi cihazlarla Bluetooth ile eşleştirilebilen hoparlör, kulaklık olmadan gizlilik içerisinde bir ses deneyimi vadediyor. Ayrıca 3 boyutlu ses teknolojisine de sahip olan SoundBeamer 1.0, bu sayede sesin geliş açısını gerçekçi bir şekilde ayarlayabiliyor ve uzamsal ses deneyimi sunuyor.

Dünyayı kulaklıkların ve hoparlörlerin ses kısıtlamalarından kurtarma vizyonuyla yola çıkan Noveta, SoundBeamer 1.0 isimli hoparlörünün önümüzdeki yıl satışa sunulacağını açıkladı.

Kaynak:

https://www.donanimhaber.com/kulakliklarin-sonunu-getirecek-teknoloji-sesi-kulaga-isinlayan-hoparlor-gelistirildi--126842?utm_campaign=Bundle&utm_medium=referral&utm_source=Bundle

Avustralya'da radyo teleskobu kullanan araştırmacılar bir rekora imza atmışlar ve 300 saatte 3 Milyon Galaksinin haritasını çıkarmayı başarmışlar işte haberin detayı,


Bilim İnsanları, 300 Saatte 3 Milyon Galaksinin Haritasını Çıkararak Rekor Kırdı

Avustralya'da radyo teleskobu kullanan araştırmacılar bir rekor kırdı. Ekip, 300 saat gibi kısa bir sürede 3 milyon galaksinin haritasını çıkarmayı başardı.

Rapid ASKAP Continuum Survey adı verilen çalışma için bir noktada evrenin Google Haritalar'ı diyebiliriz. Bu defa haritamız daha üç boyutlu olsa da milyonlarca galaksi bu haritada bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Genel yapısı ise pek de alışılmadık değil.

Son gelişmelerle birlikte CSIRO çalışmasında bugüne kadar fark edilmemiş yaklaşık 1 milyon galaksi de ortaya çıkarılmış oldu. CSIRO'nun başındaki isim olan Larry Marshall, bu çalışmayla evrenin en derin sırlarının ortaya çıkarıldığını açıkladı.



ASKAP (Avustralya Kilometre Kare İzci Dizilimi) adlı radyo teleskobu, güney yarımküre gökyüzünü görüntülerken bir de rekor kırmayı başardı. Dev radyo teleskobu, 300 saatlik sürede 3 milyon galaksinin haritasını çıkarmayı başardı.

Bilim insanlarının yaptığı çalışmada kullanılan ve Avustralya'nın batı kısmında yer alan teleskop, gökyüzünün %83'lük bir kısmının haritasını çıkardı. Teleskobu geliştiren Avustralya Bilim Ajansı CSIRO, ortaya çıkan sonucu "evrenin yeni atlası" olarak nitelendirdi.Uzayın haritası çıkıyor

Uzayın haritası çıkıyor


Rapid ASKAP Continuum Survey adı verilen çalışma için bir noktada evrenin Google Haritalar'ı diyebiliriz. Bu defa haritamız daha üç boyutlu olsa da milyonlarca galaksi bu haritada bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Genel yapısı ise pek de alışılmadık değil.

Son gelişmelerle birlikte CSIRO çalışmasında bugüne kadar fark edilmemiş yaklaşık 1 milyon galaksi de ortaya çıkarılmış oldu. CSIRO'nun başındaki isim olan Larry Marshall, bu çalışmayla evrenin en derin sırlarının ortaya çıkarıldığını açıkladı.

Ay'a Kurulacak Sıvı Ayna Teleskobu, Evrendeki İlk Yıldızların Gözlemlenmesini Sağlayabilir 

Dr. Marshall yaptığı açıklamada "ASKAP, asırlardır sorulan evrenin gizemleri hakkındaki sorulara en yeni bilim ve teknolojiyi uygularken dünyanın dört bir yanındaki astronomları da zorlukların üstesinden gelmeleri için yeni keşiflerle destekliyor" ifadesini kullandı 

Milyonlarca yeni galaksi keşfedilecek

CSIRO bu çalışmada 903 farklı görüntüyü bir araya getirip karşılaştırarak harita için gerekli verileri topladı. Gelen toplamda 13,5 exabytelık veri (135.000.000.000 GB) de kurumun yazılım ve donanımları ile işlenerek bu çalışma gerçekleştirildi.

Dr. Marshall, gelecek araştırmalarda on milyonlarla ifade edilen sayılarda yeni galaksilerin tespit edilmesini beklediklerini söylüyor. Araştırmanın bir diğer önemli yanı ise artık belli bir bölgede yıldız haritası oluşturmak isteyen bilim insanlarının yıllar yerine haftalar içinde sonuç alabilecek olması olarak gösteriliyor.

Son yıllarda radyo teleskopları gittikçe daha da fazla ilerliyor. Daha önce de bir kara deliğin ilk görüntüsü gibi bazı büyük keşifler radyo teleskoplarıyla gerçekleştirilmişti. Bu teknoloji daha çok keşif vaat ediyor.


https://www.webtekno.com/bilim-insanlari-300-saatte-3-milyon-galaksi-haritasi-cikararak-rekor-kirdi-h102880.html


Kayseri Güneşli doğumlu Ermeni asıllı Sarafyan ailesi, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı topraklarında iken, köyünde mazbut bir yaşam sürdürmekteyken, Ermenilerin bağımsızlık hareketi üzerine başlayan olaylarda Doğu'da binlerce Müslüman katledilir. Taşnak Ermenilerin saldırılarına başta bir çok Ermeni karşı çıkarken, Ermenilerin Taşnaklar tarafından öldürülmesi üzerine bir çok aile başta Avrupa olmak üzere Amerika'ya göç eder. Bunlardan biride Ermeni asıllı Kayserili Asadur Sarafyan daha sonra  Oscar Banker adını alacaktır.

1914’te Amerika’nın New York kentine gelir. Bir süre Brooklyn'de yaşayan Asadur Sarafyan daha sonra Chicago'ya yerleşir.

Burada Mitchell Motor Company”de desinatör olarak işe giren Asadur, makine üretim tesisinde, çizim yapar.
Burada patronu ona “Racine Tool & Machine Company”de saati 10 cente iş teklifinde bulunur ve 15 cente çalıştığı desinatörlük işini bırakıp makine üretim tesisisne geçer. Burada baş mühendislerin yapamadığı bir çok makinayı rahatlıkla çalıştıran Sarafyan kısa sürede Başmühendis olarak işe başlar.

Sarafyan’ın en önemli icadı otomatik araba vitesidir: Kendisi için aldığı arabanın vitesinden hiç memnun kalmayan Asadur’un asıl amacı, yaşadığı soruna çare bulmaktır. Ancak onun başlattığı bu çalışma, bugün milyonlarca arabada kullanılan otomatik araba vitesinin doğuşu olur. Buluşunu denemek ve araba firmalarına ispatlamak amacıyla arabasının arabasına taktığı otomatik vitesle kilometrelerce yol kat eder, böylece, tarihin ilk otomatik vitesli arabasını üretmiş ve mükemmel bir şekilde çalıştırmış olur.

Bu noktada General Motor devreye girer ve otomatik vites ilk olarak otobüslerde kullanılmaya başlar. vitesin devreye girdiği iki katlı otobüsler için 7, tek katlı otobüsler için 3 dolar para ödenir Asadur’a.
Genç mucit, vites üzerindeki çalışmalarını yoğunlaştırır ve bu kez helikopter vitesini keşfeder: Araba vitesinden farklı olarak çalışan bu vites sistemi Borg-Warner tarafından dünyanın en tanınmış helikopter firması Igor Skorsky için uygulanır. Bugün ise tüm helikopterlerde kullanılmaktadır.
Asadur, deniz motorlarındaki geri vites, Amerikan ordusu için hazırlanan ve m4 ile m6 taşıma araçlarının viteslerinin yanı sıra, yine amerikan ordusu için yaptığı, ancak gizli tutulan pek çok icada imza atar. hidrolikle çalışan birçok sistem amerikan tanklarında kullanılmıştır.

Burada tek tek sayamayacağımız adette icadı olan bu kişinin Osmanlının son döneminde yaşanan kötü süreçlerden kaçarak hayatını yurtdışında yaşamak zorunda kalan bir Ermeni vatandaşı olması sanırım bir çok kişi tarafından kaderin bir cilvesi olarak algılanacaktır.

İsletim sistemini guncellemek en onemli adim. Peki ya freedos bir laptop aldiysaniz. ? Cevabi yorumlarda!

İHA ve SİHA' lardan sonra şimdide SİDA lar geldi.. Türkiye son yıllarda insansız araçlara gerçekten çok önem vermeye başladı.. keşke memleketim iyi yönetilse de bu gelişmeler karşısında daha da sevinsek.. 

Savunma sanayine yönelik üretimleriyle dikkat çeken Antalya merkezli Ares Tersanesi ile Ankara merkezli Meteksan firmasının birlikte ürettikleri Türkiye’nin ilk, dünya da örneği var mı bilemiyorum,  Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA,) aralık ayında denize indiriliyor. İlk SİDA’nın, milli füze sistemleri üreticisi Roketsan tarafından sağlanan 4 adet Cirit ve 2 adet L-UMTAS füze sistemleri ile 2021 yılı ilk çeyreğinde atış testleri yapacak.

SİDA'ların 400-420 kilometre seyir menziline, saatte 65 kilometre hıza, gece ve gündüz görüş kabiliyetine, milli kriptolu haberleşme altyapısına sahip ve gelişmiş kompozit malzemeden üretilen SİDA'lar, keşif, gözetleme ve istihbarat, su üstü harbi, asimetrik harp, silahlı eskort ve kuvvet koruma, stratejik tesis güvenliği gibi görevlerin icrasında karadan mobil araçlarla ve karargah komuta merkezinden veya uçak gemisi, fırkateyn gibi yüzer platformlardan kullanılabilecek.

Yapay zekâ teknolojisi hukuka entegre edilebilir mi? linki tıklayıp yazıyı okuyabilirsiniz.. bence bazı alanlarda yapay zeka kullanılabilir.. kullanılmalıda. iş yükünü hafifletir ve süreçleri kısaltır.. 

https://apos.to/s/5f88afc8a362e8000851214c

Dünyada ilk uzun mesafeli telgraf hattının 1844 yılında Washington ve Baltimorearasında döşeniyor. 

Bu hat kendi adıyla tanıdığımız Morse kodunun mucidi Samuel Morse’un elektromanyetik telgraf denemesini gerçekleştirmesi için kurulduğu biliniyor. Hatta ilk kısa mesafeli telgraf hattı 1833 yılında Almanya’da çekiliyor.

Osmanlı’ya ise ilk telgraf Abdülmecit zamanında döşeniyor. Kırım savaşının başlamasıyla Osmanlı’da haberleşme alanında büyük adımlar atılıyor. İlk telgraf hattı, 1854 yılında baskınlara uğrayan Bosna ile haberleşmeyi kuvvetlendirmek ve denetim sağlamak adına İstanbul-Edirne arasında kuruluyor, devamında ise Varna'ya doğru genişletilerek Bosna’ya kadar ilerletiliyor.  

Evet yaa Barış Özcan'dan dinlemiştim.. ama çok reel gelmedi.. yani bireysel kullanıma indirgeyebileceklerini sanmıyorum.. 

Sonunda teknoloji dünyası batarya sorununu çözecek gibi.. yıllardır özellikle telefon ve kişisel elektronik cihazların bataryaları kullanıcıları çok rahatsız ediyordu.. ancak geçenler izlediğim bir video nedeniyle küçük bir araştırma yaptım ve bulduklarımı sizinle paylaşmak istedim.. 

Bilim insanları nükleer atıklardan elmas pil üretmeyi başardı. Çok uzun ömre sahip bu piller uzay araçlarına, uydulara ve hatta tıbbi cihazlara temiz ve güvenli bir şekilde elektrik sağlayabilir…

Yalnızca ABD’de 76.430 metrik ton nükleer atık bulunduğu düşünülürse, bu yeni teknolojinin önemi daha iyi anlaşılabilir.

Bristol Üniversitesi Cabot Enstitüsü’nden bilim insanları, laboratuvarda radyoaktif atıkları dönüştürerek ürettikleri enerjiyi saklayabildikleri suni elmasla bir taşta 2 kuş vuruyor.

Nükleer enerji santralleri nasıl çalışır?

Nükleer enerji santrallerinde radyoaktif uranyum nükleer füzyon adı verilen bir işlemle bölünür. Atomlar bölündüğünde ısı açığa çıkarır. Bu ısı suyu buhara dönüştürerek elektrik üreten türbinleri çalıştırır.

Bu işlemin ciddi bir dezavantajı vardır. İşlem sonucunda tehlikeli bir radyoaktif atık ortaya çıkar, bu atık da grafit içerisinde birikir.

Günümüzde bu atık madde, radyoaktif özelliğini kaybedene kadar güvenli bir şekilde saklanır. Yarı ömrünün 5.730 yıl olduğu düşünülürse, atığın saklanmasının büyük bir sorun olduğu anlaşılacaktır.

Elmas pil nasıl çalışıyor?

Bilim insanları bu radyoaktif grafiti ısıtarak radyoaktivitesinin çoğunu gaz formunda uzaklaştırmanın bir yolunu keşfetti. Daha sonra bu gazı düşük basınçta yüksek sıcaklıkta tutan bilim insanları, insan yapımı bir elmas üretmeyi başardı.

Bu elmaslar radyoaktif bir alana konulduğunda küçük bir elektrik akımı üretiyor. Araştırmacılar elmas pili bir başka radyoaktif olmayan elmasın içine koyarak zararlı emisyonları yakalamayı hedefledi. Bu tasarım da daha fazla elektrik üretilmesine olanak tanıdı ve pili %100 verimli hale getirdi.

Nükleer elmas pil inanılmaz uzun bir ömre sahip. 7.746 yıl süresince pilin enerjisinin yalnızca yarısı kullanılmış oluyor. Böylesine uzun ömürlü bir pil de, normal pil kullanmanın ve pil değiştirmenin kolay olmadığı durumlar için harika bir çözüm sunuyor.


Bunların yanında; ABD'li NBD şirketi, nükleer atıklardan yapılan ve 28.000 yıla kadar dayanan bir pil geliştirdiklerini belirttiler.

California merkezli start-up şirketi Nano Diamond Battery (NDB), nükleer atıklardan yapılan ve telefon gibi tüketici elektroniğinde 9 yıl, daha küçük sensörlü teknolojilerde ise 28 bin dayanan bir batarya geliştirdiğini açıkladı. Bataryaların ticari hale gelmesi ile hem şarj ömrü sorunu hem de nükleer atıkların bertaraf edilmesi sorunu önemli ölçüde çözülme yoluna girecek. 

Nükleer atıkların bataryalara güç sağlamak için güvenle kullanılabileceğini öne süren Şirkete göre bu, grafit nükleer atıkların önce saf bir forma, sonra da elmasa dönüştürülmesiyle mümkün olabiliyor. 

Enerjisini nükleer reaktörlerde kullanılan radyoaktif izotoplardan alan nano-elmas bataryanın radyoaktif çekirdeği, zarar görmesi veya kırılması en zor malzemelerden biri olan çok katmanlı sentetik elmaslarla korunuyor. Enerji, elmasta elektrik üretmek için kullanılan esnek olmayan saçılma yoluyla emiliyor. 

NDB Kurucu ortağı ve CEO’su Nima Golsharifi yaptığı açıklamada, şirket olarak gelecek nesillere daha iyi bir çevre bırakma hassasiyetinde olduklarını belirterek, “NDB batarya ile, emisyonsuz, binlerce yıl dayanan ve cihazları çalıştırmak için sadece doğal havaya erişim gerektiren bir bataryanın devasa, çığır açan, tescilli bir teknolojik atılımını gerçekleştirdik” ifadesini kullandı.  

Bataryaların ticari üretiminin önümüzdeki yıl başlaması bekleniyor.

o zaman kışlıkları yığmaya başlayalım.. demek neymiş dünyanın sonu artık yakın.. insan eliyle her şeyi tüketip yıkmaya devam ediyor.. ve kıyamet yaklaşıyor.. 

1 2 3 46 7 8