erdemliyolcu neler yazmış

Yazar takip için üye girişi yap. Bu yazarı 2 kişi takip ediyor

Kapital dünyanın düzeni bunu gerektiriyor.. temel amaç belli bir kitleyi yoksul kılmak ve bir çok şeye mecbur bırakıp kullanıma müsait insan kitleleri var etmek..

Diğer bir konuda kapital ve sömürü düzenine üniversiteler aracılığı ile donanımlı askerler yetiştirmek ( son dönemde bazı gençler durumun farkına vararak daha özgün meslekler türetmeye başladı ) 

Dünyanın yoksul bölgeleri ise her aile ferdi gibi küçük yaşlarda çocuklarda hem kendi gelecek kaygıları hem de aileye destek olmak amacıyla zor şartlarda ve tehlikeli işlerde  çalışmak zorunda kalmakta..

Bu gidişle sadece devletler değil bireylerde bir bardak su için kıyametleri koparacak.. :) malum su yaşam için en kıymetli ürünlerden ve o kadar hor kullanılıyor ki.. bence faturalara yüksek vergiler getirilmeli bu verginin adı "su fonu" olmalı ve sadece dünyayı ve ülkemizdeki su kaynaklarını korumak için ve kurak bölgelerin ağaçlandırılması için kullanılmalı.. 

Bunca yolsuzluk ve adaletsizlik içinde seçimleri dört gözle bekliyorum.. demokratik hakkımı kullanacağım ve belediye başkanımın değişmesi için elimden geleni yapacağım.. 

Evet geç oldu ama süreç doğal işleyişine döndü. Bakanlık ve hükümet turizmcilerim isteği ile vaka sayılarını bile isteye düşük tutarak, yurt dışından yabancıların gelmesine izin verdi. sonuç ortada.. turizmciler büyük paralar kazanmadı ama bu salgının devlete maliyeti ortada, gerçi hasta garantili şehir hastaneleri yapıldığından bakanlıkta o paraları zaten ödeyecekti o yüzden vakaları şeffaf açıklamadı, yani gerek duymadı.. 

Balıkların göz kapakları yoktur ve daima açıktır ama bu durum uyumadıkları anlamına gelmez.. 

Balıkların uykusu biz insanların veya başkaca canlıların uykusundan biraz farklıdır, onlar yoruldukları zaman bir kenara veya boşluğa çekili, dinlenme moduna geçer ve metabolizma hızlarını düşürürler. Hareket etmeyi de bırakan balıklar bu sayede uykunun insana verdiği etki gibi dinlenmiş olurlar.

Tabi bazı balık türlerinde göz kapağına benzer zar şeklinde ince bir tabaka vardır, bu tabaka uyku zamanında kapanıp bulanık bir hal alır ve balığın dış dünya ile bağlantısını büyük ölçüde keser ve uyku haline geçer..

Örneğin köpek balıkları uyumak için denizlerin derinliklerine iner ve orada uyurlar.. bazı köpek balıkları ise nefes almak için her zaman deniz yüzeyine yakın ve hareketli olmak zorundadırlar, bu köpek balıkları ise beyin fonksiyonlarını yavaşlatarak dinlenme moduna geçerler.. 

En ilginç uykuya sahip balıklar ise papağan balıklarıdır, uyku zamanlarında mukusa benzer bir sıvı salgılayarak etraflarını bir kalkan gibi sarar ve tehlikeli olabilecek dış etkenlerden kendilerini korurlar..

Yani Azerbaycan Avrupaya 70 dolara sattığı gazı gelip 210 dolara Türkiye ye teklif etmez.. teklif Türk yönetiminden gitmiştir ki aradan yüksek komisyon almak için.. ve çok büyük ihtimal Botaş yönetimi ve siyasi iradenin cebine giriyordur milyarlarca dolar.. 

Korkunç bir vurgun ile karşı karşıyayız. ve sadece bir tek bu kalem bile milyar dolar yaptığını düşünürsek. bunun dışında hangi faturalandırılan kalemlere neler yansıyor siz düşünün.

Evet gün boyu İzmir deki depreme dair haberler ve bilgiler dolaştı sosyal medya da, malum her durumda devleti suçlaya bir kitle var memlekette ancak bazı noktalardan bakınca haksız da sayılmazlar.. bir deprem söz konusu olduğunda buna dair tedbirleri vatandaş değil, devlet kamu yararı ve hukuku göz önüne alınarak her türlü girişimi zamanında yapmakla mükelleftir.. 

Ancak geçtiğimiz ocak ayında öğrenildi ki bir çok uzman ve bölge üniversiteleri önceden çeşitli uyarılarda bulunmuş ve beklenmeyen bir durum olmadığı konusunda hem fikirler.. 

Yani yine devlet ve yine ucuz insan hayatı ve bir dünya ihmal ve kaderine terk edilen halk.. 

Sosyal medya da dolaşan bir video da bir kadın daha bir kaç sene önce almış olduğu 1milyon TL üzerinde bir dairenin nasılda döküldüğünü ve kullanılmaz hale geldiğini ağlayarak duyuruyordu.. 

Vay memleketim vay güzel insanım.. nasıl kaderine terk edilir bu kadar vurdum duymaz yönetilirsin.. sonra da birkaç gereksiz mahluk çıkar "gavur izmir" diyerek tüm çirkinliğini ve tüm çirkefliğini insanlığa ilan eder.. 

Arkadaşlar öğünlerde sebze ve meyvelerinizi eksik etmeyin.. brokoli ve yoğurdu beraber yiyin. güneş çıktığında bunu kaçırmayın, ve mutlaka hareketli olun.. 

Türkiye başkanının çağrısı ile fransız mallarına ambargo uygulayacak..

Biz Fransa mallarını boykot ederken Suudi Arabistan da Türk mallarını boykot ediyor ve ABD de Türkiye’ye yaptırım kararı alıyor..  Başkanın buna bir cevabı olacak mı?

"Sen kapımı çal" dizisini izledikçe orada ki Eda karakteri üzerinden biraz gelenekçi ve tutucu erkekler kadınlardan nefret etmeye başlıyor.. 

Korkunç bir ego yüklenmeye çalışılıyor kadınlara ve bu kendileri için hiç iyi bir anlayış değil çünkü bir kadın bir erkek ile mukayese edildiğinde birbirinden farklı iki yaratılmış varlık eskileri v artıları değerlendirildiğinde erkek her halukarda kaba kuvvet noktasında avantajlı durumda ve bu yüzden kadınlar genel olarak şiddete maruz kalıyor.. 

Bu kadar ego sadece kadına değil erkeğe de zarar.. sevgi ve anlayış temelli bir düzen kurulmalı..

Aklına gelen bir başkent yazsın.. 

ABD - Washington 

Almanya - Berlin

Fransa - Paris

İngiltere - Londra

Çin - Pekin

Rusya - Moskova

İtalya - Roma

İspanya - Madrid

İrlanda - Dublin

İran - Tahran

Gezinirken gördüğüm bir sayfa.. sizin de bakmanızı istedim.. belki yararlı olur.. 

Bu arada ben sayısal bir zekaya sahipmişim..

https://hergun1yenibilgi.com/hangi-zekaya-turune-sahipsin/ 

Okudukça hayatını hayran olduğum bir lider.. Aliya ya bakınca bu adam Müslümansa bizim liderler ne o zaman diyorum.. onun yaşadığı yıkımı benim gibi biri yaşasa, dünya yansa umrumda değil der tüm sırpları yok edene kadar savaşırdım.. 

tatava yine gündem yapmış, klonlu telefonlar haberini dün görmüştüm ve bugün tatava da görüyorum.. 

Cep telefonları konusunda  ‘klonlanmış telefon patlaması’ yaşanıyor! Yurtdışından getirilerek kimlikleri (IMEI) değiştirilen telefonların sayısı attı. Bir ayda satılan 1 milyon telefondan 200 bini kaçak yolla getiriliyor.. bu da piyasa da milyonlarca klonlu telefon olduğunu gösteriyor.. 

Tabi ekonominin halini görmek te cabası

Yoksullar yaşanan her türlü ekonomik, sosyal ve doğal krizin en fazla vurduğu, onarılmaz yaralara neden olduğu toplum kesimini oluşturmaktadır. Yetersiz sosyal güvenlik sistemleri yoksulları insana yaraşmayan koşullarla yüz yüze bırakmaktadır.

Hiç şüphesiz yoksulluğu önlemek için istihdam edilen nüfusu artırılması, sosyal güvenlik sistemlerini iyileştirmesi kadar refah seviyesini de yükseltecek politikalar geliştirilmelidir. Bu amaçla gelir dağılımının adaletli dağılımını sağlayacak bir ekonomik ve sosyal yapının olması ve işler kılınması zorunluluktur.

Bu çerçevede toplumun önemli bir kesimini oluşturan çalışanların örgütlenmesi ve toplu sözleşme ile ücretleri, çalışma koşulları üzerinde söz sahibi olabilmeleri gerekmektedir.

Elbette işçilerin veya kamu görevlilerinin bir sendika çatısı altında bir araya gelmeleri önemli bir gelişmedir. Ancak bunun kadar sendikalar da sermayeden ve iktidarlardan bağımsız, işçi sınıfının hak ve yararlarını temel alan bir yaklaşım için olmalıdır.

Ülkemizde ne yazık ki işçiler bir yandan iktidarların ve sermayenin baskısına maruz kalırken diğer yandan ikballerini iktidarlara bağlamış kimi sendika yöneticileri eliyle yoksulluğa mahkûm edilmektedir.

Yoksulluğun ve bu nedenle karşılaşılan ayrımcılığın önlenmesi için hepimize sorumluluk ve görev düşmektedir. 

yani patronlar daha az kazanacak, işçiler de özverili ve verimli olmaya çalışacak..

Evet biliyorum.. bir yakın arkadaşım bana 2000 li yılların başında başından geçen acı bir tecrübeyi anlattı..

Bu arkadaşım bir bayan ve kız kardeşi ile birlikte Azerbaycan da yaşadıkları yıllarda bir gün bu iki kardeşi kaçırmışlar ve o tarihte daha 11 yaşlarında olan bu kızlara 28 gün boyunca aç bırakıp günlerce tacizde bulunmuşlar.. ve sonuç adaletsizlik.. bu kızlara ve her sade vatandaşa sahip çıkacak bir adalet sistemi ve medeniyet olgusu bugünde geçmişte de Azerbaycan ve bizim gibi ülkelerde olmamıştır.. 

Malumu koruyan bir anlayış hiç bir zaman geliştirilememiştir.. Güçlü olan her zaman adalet karşısında avantajlı ama zayıf olan her zaman dezavantajlı.. 

Düşünsenize topu topu 10 milyonluk bir ülkeden bahsediyoruz.. ülke dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip.. konum olarakta batı-doğu arasında köprü durumunda ve ticaret yolları üzerinde.. potansiyeline bakıldığında o nüfusu doyuracak tüm imkanlara sahip ama devleti yöneten bir aile var ve burada ki gibi yandaş bir tayfa mevcut ve tüm kaymağı bunlar yiyor.. bunlar dışında kalan kitle ki nufusun %70 ni oluşturuyor, bu kitle orta sınıf ve alt sınıf.. eşitsizliğin, yokluğun ve adaletsizliğin pençesinde yaşamaya mahkum ediliyor.. 

Türk devlet geleneği bu mudur.. sadece YAZIKLAR OLSUN diyorum.. 

Nice alimler var günümüzde ancak tek işleri milletin aklını bulandırmak.. demek ki onlar gerçek alim değildir.. 

Alimin ölümü alemin ölümü gibidir, ancak alem sahipsiz değildir..

1857 metrede ise Büyük Kanyonun en derin noktası bulunuyor.  az önce öğrendim.

Yahu devletin 500 ton altını varmış ingiltere'de doğrumu.. neden orada altınımız.. merkez bankası bomboşken onları da getirip tüketelim.. 3-5 yıl daha götürür bizi.. sonrası Allah kerim.. ;)

İnsan eli ile kazılmış en derin kuyu, Yapımına 1858'de başlanmış ve derinliği 392 metre olan İngiltere'de Brighton yakınlarındaki Woodingdean su kuyusu aynı zamanda dünyanın en derin su kuyusudur..

Norveçin bu tüneli 187 metre de ancak nükleer delici bombalar için çok yetersiz.. 

Bu bombalardan korunmak için 305 metre derinlikte sığınaklar yapılmış ancak şuan için %100 koruma sağlamıyor..

Dünyada 9 ülke nükleer silaha sahip bu ülkeler dışında 5 ülke ile de paylaşılmış durumda.. Türkiye bu ülkelerden biri ve ABD envanterinde bulunan 60 kadar nükleer başlıklı füze sanırım incirlikte tutuluyor..  

Keşke lokasyon bazlı bombalar dışında kitlesel ölümlere neden olacak bu silahlar tümü ile yok edilse.. ancak bazı devletler özellikle bu caydırıcı silahlara sahip olarak kendisini koruyor.. örneğin Pakistan.. elinde nükleer silah bulunmasa Hindistan rahat durmaz.. 

Allah belasını versin o...pu  ço..ğu  şimdi hiç bir ermeni bu konuda davasının haklı olduğunu SAVUNAMAZ.. pislik niyetleri ortada.. herhangi bir ermeni çıkıp bu o.ç nu itibarsızlaştırdımı, yaptığı kansızlık için özür diledi mi? benim yakın dostlarımdan biri ermeni ve kendisini çokta severim ama ne soykırım konusunda aynı düşünüyoruz ne de karabağ konusunda aynı düşünürüz, hele bu kız çocuğunun başına gelenleri öğrenince artık dünyayı verseler karabağ'dan vazgeçilmemeli.. 

Ve o kansız mutlaka bulunmalı

Yaa Allahtan tatava var, daha çok yeni sayılır ancak sade ve özgür bir platform.. ve biliyoruz ki bu ortam biz yazdıkça değerlenecek.. benim bu yapıda bir tuğlam olacaksa ve bu kaliteyi bozmayacaksa keyifle yazmaya devam edeceğim..

Kardeş ülke Azerbaycan ve Ermenistan arasında ki savaş durumu maalesef devam ediyor.. Ermenistan birilerinin gazına gelerek bir sabah başlattığı saldırı karşısında şuan büyük bir pişmanlık yaşıyor olmalı.. 

Ancak birileri savaşı  Azerbaycan'ın başlattığını söylemeye devam ediyor.. bir kere bu yalan ancak doğru ile olsa işgal altındaki topraklarını kurtarma niyetiyle yapmıştır.. amacı Ermenistan'ı yok etmek değil topraklarını geri almaktır.. 

Son olarak Gürcistan eski devlet başkanı Mihail Saakaşvili'nin Azerbaycan'ı haklı bulması Ermenistan tarafında şiddetle karşılandı ve daha önce verilmiş Erivan devlet üniversitesi fahri doktora ünvanını geri aldı.. ne kadar eleştiri karşıtı ve tahammülsüz olduklarını görmüş olduk malum ülkemizde de bunun örneklerini görüyoruz.. Ayrıca Ukrayna devleti de Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü ve BM'nin kararı ile Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları terk etmesini söyledi.. 

Son yıllarda bireysel olarak toplumlar çok ciddi verimsizlik ve üretkenlik sorunu yaşar hale geldi.. 

insan zihnini meşgul eden etkenler çoğaldıkça odaklanma ve zihinsel-psikolojik sorunlar artmaya başladı. Bu da verimsizliği beraberinde getirdi.. 

Son zamanlarda başarılı insanların hayatlarına dokunduğumuzda ortaya çıkanları değerlendirmek ve sizinle paylaşmak istiyorum..

Öncelikle başarı için "disiplin" ve "zaman yönetimi" önemli.. ve bu yolda ""bahanelere yer molmadığı gerçeğini bilinç altına işlemek gerek..

üretkenliği arttırmak adına bazı tavsiyeler vereceğim..

  • ilk olarak zamanın kıymetini bilmek, zamanınıza bir değer atfetmek ve bu sayede zamanı doğru yönetmek üretkenliğinizi  arttıracaktır..  yani "zaman yönetimi".. 
  • ikinci olarak reel ve ulaşılabilir hedefler belirlemek. bu hedefler ailevi, finansal, mutluluk veya iş ile ilgili olabilir.
  • üçüncü olarakta bu hedeflere ulaşmak için akıllıca çalışmak. bu konuda da farklı yöntemler mevcut ve iyi bir araştırma ile en verimli çalışma yöntemini seçip düzenli ve hedefe ulaşmak için disiplinli akılcıl çalışmayı sürdürmek..
  • dördüncü ve belkide en önemli sonuç alınacak yöntem, 80'e /20 kuralı...  basit tanımı; çabanın yada yatırımın %20’sinin, sonucun yada karın %80’ine yol açmasıdır. Başka bir ifade ile “Nedenlerin %20’si, sonuçların %80’ine yol açar!” işte o % 20 yi bulun ve hayatını değişsin.. yani sizin sonuçlarınızın %80'i, yatıklarınızın %20'si tarafındandır ve çalışmalarınızı bu kurala göre dizayn ederseniz üretkenliğiniz istediğiniz düzeyde gelişir..
  • beşinci olarak planlı ve düzenli çalışmak adına ve disiplini elden bırakmama noktasında "Ajanda tutmak" çok değerli ve geçerli olabilir.. günü, haftayı veya ayı planlamak sizi hedeflerinize daha yaklaştıracaktır.. bu şekilde üretkenliğinizi maximize edebilirsiniz..
  • son olarak yine doğru zamanlama ve hedefleme yolunda hergün için bazı "günlük rutinler oluşturmak" sistematik olarak günlük neler yaptığınıza bakarak onlar içinden gerekli olanları başkaca mikro alışkanlıklar da ekleyerek yine ulaşmak istediğiniz hedefe doğru üretkenliğinizi ciddi oranda attıracaktır..

Umarım faydalı olmuştur..

1 24 5 610