Neler oluyor
- avantaj bilişim (1)
- weble gelsin zetta (4)
- mehduh bayraktara göre , ysk üyelerinin müebbet ile yargılanma ihtimali (14)
- grand ısias otel (6)
- ali babacan (11)
- fenerbahçe en son şampiyonlar ligi'ne katıldığında... (1)
- mcdonald's da patates dürüm satılması (5)
- karnesini öğretmeninin önünde yırtan öğrenci kimin eseri (24)
- altılı masa'da seçimin kaybedilmesine sebep olabilecek 3 temel sorun ne olabilir. (8)
- haluk pekşen'in göz göre göre ölüme gidişi (9)
- uı/ux alanında kendimi nasıl geliştirdim (3)
- atilla taşın cumhurbaşkanı adayı (12)
- 1 papua yeni gine kinası kaç tl (8)
- şirketlerde eğitim ve kurumsallaşmaya dair (4)
- çetin emeç (5)
- karanlıkların lordu inan kıraç (9)
- barış için müzik vakfındaki taciz skandalı (5)
- hastanelerden alınamayan randevu (1)
- gece yatmadan zeytinyağı içmek (1)
- sabah aç karna türk kahvesi tüketmek (2)
- benzinin 30 tl ye dayanması (1)
- açlık ve yoksulluk sınırı (2)
- uzun bacaklı ingiliz (1)
- abd'nin karanlık tarihinin bir parçası (1)
- 5 haziran dünya çevre günü (1)
- hurma çekirdeğinden türk kahvesi (1)
- bu güne kadar izlediğiniz en iyi belgeseller (2)
- eğitimde fırsat eşitliği (1)
- yağ yakmanıza yardımcı ara öğün kereviz sapı detoksu (1)
- dili doğru kullanmak 3 (2)
- okuma vakti (2)
- incir uyutması (6)
- bu garibin derdi varmış (1)
- ahmed el belhi (1)
- kış geliyor doğalgaz fiyatları uçtu (3)
- antalya seo (2)
- 850’li numaralardan bıktık (14)
fatihözekinci neler yazmış
Salgın tablosunda vaka sayılarında İtalya ve İspanya'yı geçmişiz.. her gün 30bin dolayında vaka çıkıyor.. muazzam bir artış.. ölümlerde de artış devam ediyor ve gidişat şuan iyi değil..
Bakalım aşı ne kadar çare olacak..
Antalya'da Kumluca Devlet Hastanesi Başhekim Dr. Ayşegül Alkan'ın, görev yerini terk ettikleri gerekçesiyle ceza verdi ve 2 hemşireye 500 kez, “Ben salağım, servisimden başka servise gittim” şeklinde yazdırdı..
Olayın ortaya çıkmasının ardından Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü soruşturma başlattı ve ilgili başhekim görevinden hemen alındı..
Ayrıca bir bayan doktorun başka bir bayana bunu yapması ayrıca garibime gitti.
Demek ki alınan tedbirler işe yaramadı.. neyse ki aşısı çıktı.. olur geçer
Demek ki japonya'da olsa cehalet cehalettir.. o su zararsız hale getirile bilecekse toprağa dökülsün.. Okyanuslar dünya için o kadar önemli ki her gün tonlarca karbondioksiti okyanusun dibine çekiyorlar.. yani ağaçlar gibi karbondioksit emiyor havayı temizliyorlar..
Okyanustaki tüm canlıların hayatı tehlikeye girecek birde radyasyona maruz kalacaklar..
Bu nükleer atıklar uzaya gönderilemiyor mu?
Şu an bir delikanlı gelse beni ilm-i simam ona her şeyi söyler.. şuan ki modum herkese karşı çözülmeye müsait bir hal..
İlmi olarak bakarsak Erzurumlu İbrahim Hakkı hocası Efendimizin amcası Hz. Abbasın soyundan gelen Tillo'lu şeyh Fakirullah'ın himmeti ve öğretisi ile kaleme aldı "Mağrifetname" bu konuda çok değerli bir eserdir.
Öyle herkesin okuyup anlaya bileceği bir eser değildir.. Ben sadeleştirilmiş bir versiyonunu okudum ama bir çok yerinde zorlandım diyebilirim..
Şeyh Fakirullah bir gün öğrencisin İbrahim Hakkı hz'lerine; "Sen bu tillo'nun sokaklarını nasıl avucunun içi gibi biliyorsan bende fezayı (uzayı) o derece bilirim" demiştir.. Bu da onun Astroloji ve yıldızlar konusunda ne kadar maharetli olduğunu göstermiştir.
Rabbim şeyh Fakirullah'tan ve Erzurumlu İbrahim Hakkı hz'lerinden razı olsun..
Temel olarak bazı farkları paylaşmak istiyorum..
Bende hatırlamış olurum..
- Limited şirketin kurulumu için gereken minimum sermaye 10.000 TL iken, anonim şirket için aranan minimum sermaye 50.000 TL’dir.
- Finansal kiralama, banka, sigorta gibi alanlarda faaliyet gösterecek şirketlerin anonim şirketi olarak kurulması gerekir.
- Limited şirkette ortak sayısı en fazla 50 olabilir. Anonim şirkette ise, ortakların sayısı bakımından bir sınır yoktur. (Anonim şirketlerde ortak sayısı 250’yi geçerse, şirket Sermaye Piyasası Kanununa tabi olur.)
- Prensip olarak her iki şirket tipinde de şirket ortakları şirket borcundan sorumlu değildir ancak limited şirketlerde, şirket ortakları şirketin kamu borçlarından, taahhüt ettikleri sermaye oranında kendi malvarlıkları ile sorumludur. Anonim şirketlerde ortakların, kamu borçlarından ötürü sorumlulukları bulunmaz.
- Limited şirket hisseleri, isme yazılı hisse senedine bağlanır. Anonim şirketlerde hisseler ise hamiline yazılı hisse senetlerine de bağlanabilir.
- Anonim şirketlerde bir paya en çok on beş oy hakkı tanınabilirken, limited şirketlerde böyle bir sınırlama yoktur. Şirket sözleşmesinde, ortaklara veto hakkı tanınabilir.
- Anonim şirketlerin karar yeter sayıları, limited şirketlere göre genellikle daha düşüktür.
- Anonim şirketler sınırsız süre ile kurulabilirken, limited şirketler en fazla 99 yıl süreyle kurulabilir.
- Limited şirketinin hisseleri, kaç yıl sonra satılırsa satılsın, elde edilen kazanç gelir vergisine tabiyken; anonim şirketinin hisseleri, yalnızca iki sene içinde satılırsa gelir vergisine tabi olur. İki seneden sonra satılırsa, böyle bir şey söz konusu olmaz.
Şimdilik aklıma gelen bunlardı.. ama konu aslında çok geniş bir husus.. ticaret hukuku zaten zor bir dersti benim için..
Cenaze namazlarının temel sorularındandır. "merhumu nasıl bilirdiniz"
Lakin merhumu bilmek öyle herkesin harcı değil.. malum dünya ve insan psikolojileri çok değişti.. bakın artık anne babalar evlatlarını tanıyamıyor.. eşler birbirini tanımıyor ve hatta kişi yaratanını artık bırakın bilmeyi sözü açıldığında bile çok yüzeysel bir düşünce ile görmediğim bir varlığı nasıl bilebilirim.. malum ateist düşüncenin prensiplerinden birdir görmediğim bir varlığa nasıl inanacak..
Bir bakıyorsun iki yılların dostu kendini bir bilinmezin içinde bulur ve kişinin dostluğu test edilir.. genelde de dünyevi haz ve iştiyaklara teslim olur ve dostların %85-90'ı sınıfta kalır.. sonra merhumu nasıl bilirdiniz derler ve hep bir ağızdan "iyi bilirdik" çıkar..
Değişen ve başkalaşan dünyada iki yüzlülük en bilinen huy halini almış ki devletler ve kurulan sistemler tamamıyla bu prensiplere göre tasarlanmış.. Koca koca devletler bile birbirlerine üstünlük sağlamak adına, adına milliyetçilik denen bir ideolojik savsata ile ki 1789 'da planlanan bir süreç olarak çıktı Avrupa'dan. lakin esas amaç insanların bilinçaltını esir almaktır ve insanları yönetmek en kolay dürtüler ikiyüzlü yaklaşımlarla daha kolay hale gelmekte..
Ne demiştik, devletler de hem kendi aralarında hem de kendi vatandaşlarına karşı tamamıyla iki yüzlü politikalarla yeni dünya düzeni peşinde olanların değirmenine su taşımakta.. Dünyadaki tüm devletler istisnalar hariç, kara parayı aklamakta, hem kendi hem de devlet çıkarları için her türlü teröre destek vermekte, kendi toplumlarının elit sınıfları hariç en az %90'nı sömürmekte, ve son olarak türlü vaatlerle gelen her hükümet sadece kendi adaletini kendi yandaşları için işleten ve yalan-dolan siyaseti ile karşısında duran herkesi hukuk dışı yöntemlerle susturmak hatta yok etmek yarışına girer ve ülkelerine toplumları nezdinde İHANET ederler..
Savunma sanayinin önemli kurumlarından biri ve çok iyi işlere imza attıklarını düşünüyorum.. daha iyi de olabilirler.. bünyelerinde çok iyi yetişmiş mühendisler var.. kıtalar arası füze bekliyoruz..
Hayatım da bir kaç kez denediğim ama hakkını veremediğim süreçler.. Ama bir gün tarih sınavda yanımdakine bakacağım diye bir baktım arkada oturan arkadaşım kağıdımı çekti aldı.. bu arada tarih en iyi olduğum dersti ve sınavda sınıfın en yüksek notlarını alırdım.. ba baktım kağıdım sınıfta geziyor.. hoca masasında sınıfta bir hareketlenme hissedince ayağa kalktı..bana o kadar güveniyor ki yanıma gelmedi bile gelse kağıdımın olmadığını görecek ve nerede kağıdın diyecek.. tam bana doğru geliyor ki boş bir kağıt çıkardım ve üzerine kapandım bakmadı bile.. neyse sınavın son 5 dk na girilirken kağıdım geldi ama ağzım burnum dağıldı..
Sonra tövbe ettim bir daha kopyaya yanaşmadım bile.. benim için çok heyecanlı bir deneyim olmuştu..
Öğrencilere tavsiyem kopya kağıtları hazırlayın sorun yok ama çekmeyin... zaten hazırlamakta bir çalışma gerektiriyor ve çalışırken ve yazarken zaten büyük oranda öğrenmişte oluyorsun.. ;)
Benim ki hangisi acaba.. kısa saçımı hafif dağıtarak krem falan sürüyorum ve öyle bırakıyorum.. ama saç stillerinin insanların kişiliğini yansıttığına dair 5 6 yıl önce bir makale okumuştum.. İtalyan bir saç tasarımcısı yazmıştı da pek aklımda bişey kalmadı.. ama pek benlik olmadığını ve saçlarla temiz tutmak dışında çokta ilgilenilmemesi gerektiğini hatırlıyorum..
Hayata geçtiğinde bir çok kampanya ve fırsatın yer alacağı bir platform olacak inş...
Bireysel kullanıcılar hem izin yönetimlerini bu panelden yapabilecek hem de bir çok fırsata erişme şansları olacak.. Az kaldı..
Bu görüntüyü fransızların vermesi ayrı bir dram kaynağı.. o kamillere çok üzülmedim ama bir kültürel mirası sattıran şu kapital düzen yıkılsa hiç fena olmaz..
Tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz ama youtube ve gmaile erişim yapılamıyor.
Acaba yine bir kısıtlama veya yasak mı söz konusu bilemiyorum.. Var mı bilgisi olan
Yapılan paylaşımlar ve Türk Tabipler Birliğinin açıklamalarıyla sadece 13 aralıkta 6 sağlık çalışanımız şehit oldu..
Tam filmi yapılacak bir savaş.. yapımcılara duyurulur...
Türk tarihi ve Anadolu'nun Türkleşmesi süreci açısından önemli bir savaş..
Birde satış-pazarlama amaçlı gelen numaraları şikayet etmeye çalışsak e-devlet üzerinden dünya kadar işlem ve süreç istiyorlar.. sanki kimse uğraşıp şikayet etmesin anlayışı işle süreç işletiliyor..
Aslında bu süreçleri daha akılcı ve kısa yapmak gerek.. Belki de telefonlar üzerinden bu tür aramalar geldiğinde bir kısa yol bulup ilgili birime yönlendirmek gerek.. tabi yapılabilir mi bilemiyorum..
KVKK veri güvenliğini amaçlıyor ama Türkiye gibi bir çok konuda esnek yaşayan toplumlarda oturması zaman alacak..
vayy bu tatlı çokta sağlıklıdır.. denenebilir..
Biraderimin dükkanı var ve çok yemediğim bir şey ama şu tarifi kendim yapmaya çalışacağım.. kendin yapınca daha bir farklı olur.. yemesi de cabası..
Piyasada olanlarda genelde bulyon falan oluyor dendiği için pek tüketmiyorum malum endüstriyel olunca içine elli çeşit kimyasal giriyor. ev yapımı her zaman daha sağlıklı oluyor..
İşte Tarihin duayeni ve son dönemin en iyi tarihçilerinden biri..
Elimde kendisine ait 2 kitap var birine daha yeni başladım..
Türkiye de bir tarihçi ona göre mutlaka Osmanlıcayı bilmeli değerli kaynakları okuyabilmek için ingilizce ve fransızcada öğrenmeli derdi.. kendisi bu diller dışında yukarıda da gördüğüm üzere 3 4 dil daha konuşabiliyormuş..
Tarihçilere yeni ufuklar çizen mümtaz bir hocaydı..
Hakkaten dalga geçmek için bile söylenemeyecek bir rakam telaffuz edilmiş. 1000 LR nedir allah aşkına.. bir sanatçıya hem de bir video çektirerek vereceğin bin lr yı versen ne olur vermesen ne olur..
Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz "iyidir" derim. İki kelimeyle anlatın derseniz "iyi değildir" derim.
Bunu da Demirel demiş... ;)
Büyük üstad, hayatın tüm zorluklarını memleket hasreti ile göğüs germeye çalıştıysa da o özlem ile ruhunu teslim etti.
Her daim her toplumda bazı düşünür, yazar ve sanatçılar memleketleri hakkında fikirlerini beyan ederler. bunların bazısı iktidarların hoşuna giderken bazısı gitmez ve maalesef tukaka edilir ve sonunda kimisi hukuk sopası ile kimisi tehditlerle kimisi suikastlarla yok edilir yada vatan toprağından sürülürler.
Ama illaki vatan özlemi duyan bu akil insanlar netice de memleket sevdalısıdırlar, bugün de bunun örnekleri mevcuttur..
Ancak önemli olan her konuda aynı düşünmek değil, öyle olsa dünyada tek bir savaş veya ölüm olmazdı. Önemli olan farklılıkları keşfetmek ve bu farklılıklarla bağ kurmak kuramıyorsak bile anlayıp saygı duymak ve en güzeli beraber yaşamak insancıl olmanın gereğidir..
Bu vesile ile Nazım'ı yad ettik. Kendisine Rahmet diliyorum..
4 Mayıs 1985 İstanbul doğumlu. İlk ve orta eğitimini Kocaeli'nde tamamladı.
2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi.
Hacettepe’de okuduğu yıllarda, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nde yürütülen lisans projelerinde çalıştı. Dağdeviren Hacettepe’de okuduğu bölümü “girdap gibi” diye tanımlıyor.
Dağdeviren lisans eğitimini başarıyla tamamlamasının ardından Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans derecesini 2009'da aldı.
Sonrasında Canan Dağdeviren, ABD’nin İllinois eyaletindeki University of İllinois at Urbana Champaign bünyesinde doktora çalışmalarına başladı. Eğitiminin bu kısmını, dünyanın en prestijli burslarından Fullbright ile tamamladı. 2014 yılında doktorasını bitiren Dağdeviren, yine ABD’de dünyanın mühendislik dalında önde gelen okullarından Massachusetts İnstitute of Technology (MIT) bünyesinde doktora sonrası araştırmacı olarak çalıştı. 2017 yılında buradaki çalışmalarını bitirdi ve Harvard Üniversitesi'nin Genç Akademi üyeliğine (Junior Fellow of Harvard) seçilen ilk Türk oldu.
Şu anda MIT Media Lab bünyesinde araştırmalarına devam ediyor.
Ayrıca bitmeyen Kalp Pili'ni icat eden Dr. Canan Dağdeviren, meme kanserini erken teşhis edebilen elektronik bir sütyen geliştirdi.
Normalde bir kalp pilinin ömrü ortalama yedi yıl ile sınırlı, bu süre dolduktan sonra kalp pilinin riskli bir ameliyatla çıkartılıp yenilenmesi gerekiyor. Buluş ile Kalp pilinin, insan vücudunun kendi hareketinden kazandığı enerjiyi depolamasını hedeflemiş. Kalbin bizzat kendisi ve diğer iç organların enerjisi bu pilde toplanıyor. Bu sayede kalp pilinin değiştirilmesi gerekliliği ortadan kalkıyor.
Canan hanımın en heyecan verici çalışmalarından biri, mem kanserini tespit etmeye yönelik bir sütyen geliştirdi. İnsan tenine yapıştırılabilen bu cihaz, 10 saniyeden az sürede kişide meme kanseri olup olmadığını tespit ediyor ve işlem sırasında hasta olan kişi herhangi bir acı hissetmiyor.
Canan Dağdeviren’in başka bir buluşu olan beyin iğnesine bakalım şimdi… Parkinson hastalarının hayatını kolaylaştırmayı hedefleyen bir buluş bu. Parkinson bir sinir sistemi hastalığı. Özellikle orta yaş sonrasında ortaya çıkıyor ve koordinasyon bozukluğu olarak kendini gösteriyor. Canan Dağdeviren’in geliştirdiği beyin iğnesi, bu hastalıkla mücadelede kullanılan ilaçların direkt olarak beyne enjekte edilmesi prensibine daynıyor. Kendisi buluşu ile ilgili şöyle söylemiş;
Parkinson hastasıysanız, ilaçları ağız veya damar yoluyla almak zorundasınız. Bu da sadece beyine değil vücudun bir çok noktasına etki ediyor maalesef. Biz bu etkiyi yok edip, direkt ilaçları beyine iletebileceğiz. Beyinde fonksiyonu yerinde olmayan bölgelerin tekrar fonksiyonlu hale gelmesini sağlayacağız.
Çok uzun ve bünyesinde bir çok detay barındıran kimi okuyucusuna sıkıcı gelen ancak onlarca tiyatroya ve sinemaya esin kaynağı olmuş bir eser..
Ancak genel olarak Rus edebiyatında okuduğum klasiklere baktığımda çok detaycı olabiliyorlar..
Tolstoy bile bu romanını diğer romanlarından ayrı görür. uzun kitaplar okumayı sevenler için tavsiye edilir
eğitim şart 🖐️
Bir milletin eğitim sistemi 20. yüzyılda hala tartışılıyorsa bu millet nasıl muassır medeniyet seviyelerini görecek..
İktidara talip olanlar hep bu hedef ile gelmiyorlar mı?
Yok şu kadar ihracat yapacağız, yok halkımızı şöyle zenginleştireceğiz, yok ülkemizde şöyle büyük firmalar ve markalar çıkaracağız.. abi kafa mı yapıyorsunuz, daha adam gibi eğitilmeyen bir toplumdan bir cacık olmaz.. bu devleti bugüne kadar yöneten herkes sorumludur.. istense pek ala düzeltilebilir bir alan.. ve dünyada çok başarılı modeller var.. o kadar mı beceriksiziz ki birini en azından kopyalayamıyoruz ve kendimize uygun hale getiremiyoruz..
En kötü sistem, sistemsizlikten iyidir.